28 Ocak 2016 Perşembe

Dağkahverengisi Günlüğü X

Gustav Klimt Avusturyalı'ymış, ben Amerikalı zannediyordum. Sembolizmi resim ile buluşturma noktasında oldukça başarılı buluyorum. Özellikle "Yaşam ve Ölüm" tablosunu seviyorum, "Öpücük" vs de güzel tablolarından. "Yaşam ve Ölüm"de ölümün haçlarla donanmış hâlini, yaşamda iç içe geçmiş, birbirine yaslanmış insanları, her şeyi kuşatan renkleri seviyorum. Klimt, resim sanatı içerisinde özel bir yeri olan sevdiğim ressamlardan. Sembolizm kullanıldığı her alanda ne kadar güzel sonuçlar verebiliyor, doğru ellerde ve doğru metotlarla olmak şartıyla tabi ki.

Dün gece Başkalarının Hayatları'nı izledim. Oldukça başarılı bir Alman filmi. Doğu-Batı Almanya arasındaki farkı, dönemin baskını, sosyalizm ve komünizm eksenli rejimlerdeki o insanları boğan her şeyi kontrol etme dürtüsünü vs çok iyi yansıtmış. Filmi izlerken 1984'ten çok sahne düştü aklıma. Her şeyi kontrolü altında tutmaya çalışan, insanlarını fişleyen, kategorileştiren devlet örgüsü. Ayrıca her şeyi yöneten ve sosyalizmin asıl unsurunu oluşturduğu söylenen "parti"nin de ne kadar zararlı bir organ olduğu ortada. Sanırım insanın bulduğu tüm fikirler yine kendisini zehirliyor. Faşizm de komünizm de sosyalizm de. Hiç fark etmiyor. İnsandan çıkan tüm düşünceler yine onu boğuyor. Bunun kurtuluşunun nerede olduğunu bilmiyorum En tehlikelisi fanatiklik. Film, tüm bunlar ekseninde dönemin boğucu yapısını göstermesi bakımından güzel detaylarla iyi şeyler sunuyor izleyicisi. Çok işlenmemiş bir konuya değinilmesi de ayrıca bir güzellik. Bunun gibi özellikle Stalin dönemi Rusyası, baskı dönemini anlatan filmler de yapılsa iyi olabilir. 1984'ün filmi varmış, bir ara onu da izlemek istiyorum.

İki buçukta uyandım bugün. Saatlerim giderek şaşıyor. Doktoru aradım ama açmadı, gitmedim ben de. Daha sonra kontrole giderim artık. Bugün de böyle geçiyor

Tom McCarty'nin C'sine başlamıştım ama ani bir kararla Carlo Levi'nin İsa Bu Köye Uğramadı'sın okumaya başladım. Çok iyi gidiyor. Muhteşem bir iki sayfalık girişi var. Sartre önsözünde çok açık ifadeler kullanmış, sevdim. Atmosferi itibariyle bana Gabriel Garcia Marquez'in romanlarını ama özellikle de Yüzyıllık Yalnızlık'ı anlattı. O köy hayatı, yoksunluk vs. Bir kere kitabın adı çok güzel: İsa Bu Köye Uğramadı. İsa, benim köyüme de uğramadı, dünyadaki pek çok yere uğramadığı gibi.

Bugün gördüğüm kadarıyla YKY, Orhan Pamuk'un yeni romanının 3 Şubat'ta kitapçılarda olacağını açıklamış. Ben de artık 3 Şubat'ta Taksim'e gider alırım. Merkez şubeden almak da âdet gibi oldu. Galatasaray Meydanı'ndaki şube de tekrar açılsa iyi olur, özledim orasını. Merkez Han daha küçük.

Biraz İngilizce çalışmam gerekiyor. Sınav giderek yaklaşıyor. Biraz kalıplara falan çalıştım geçen hafta kurstan verdikleri.

Haftaya Perşembe İstanbul Modern'e gideceğim. Onu da heyecanla bekliyorum.

Pazartesi muhtemelen lisedeki arkadaşlarla buluşacağız. Topluca buluşmayalı uzun zaman olmuştu. Artık kim bilir neler konuşuruz. En sevdiğimiz etkinlik: mangal. Sınırsız kırmızı et. Kırmızı et gibisi yok. Balık sevenleri anlayamıyorum. Onlar da beni anlayamıyordur. Kimse kimseyi anlayamıyor sonucuna varıyorum dosdoğru mantıkla her zamanki gibi.

Saat beşi çeyrek geçiyor. Uyanalı üç saat olmuş yani. Vakit tuhaf bir yaratık ne de olsa. Ne nasıl geçtiğini anlayabiliyor insan ne de nerede duracağını.

Dün kitaplığımı düzenledim tekrar. Bütün rafları indirip sildim. Bütün kitapların tek tek tozunu alıp yerleştirdim. Bazı rafların yerini değiştirdim. Yeni raf düzenine henüz alışamadım. Ne zaman alışacağım muamma. Bir yandan içime sinmiyor bir yandan da buna mecburmuşum gibi hissediyorum. İyice ne yapacağımı şaşırır oldum. Allah başka dert vermesin.

Cem Adrian, Seçmeler II'yi yayınlamış. I kadar güzel olmuş bu da. "Sivas'ın Yollarına"yı da seslendirmiş. Güzel olmuş. Özellikle "Sen Gel Diyorsun" çok başarılı olmuş. Türkülerimiz o kadar muhteşem şeyler ki:
Aramıza girmiş dağlar denizler / ... / Kar yağmış yollara / Örtülmüş izler / Sen gel diyorsun / ... / Sen bul diyorsun / Sanma bu sevgimiz sence yaygara / Ne dertler bıraktın öf öf hep sıra sıra / ... / Hangi kalem yazmış benim yazgımı

Bir Şarkı: Sen Gel Diyorsun

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder