26 Şubat 2017 Pazar

Göğsümün Renginde Buluyorum Seni

I
Göğsümün renginde buluyorum seni.
Görür müsün dokunmazsan göğsümün rengini?
Gecenin kucağına ateş yakıp beklemek gibi,
Tükeniyor her an biraz daha ışığım,
Benden başka kimse yok günün ortasında.

II
Başımı alıp dağlara kaçıyorum,
dağlar bir yuva,
dağlar bir keşiş yurdu,
dağlar bir örtü üstüme,
pirler zamanından kalma.

III
Nar çiçeklerinin altında buldum seni,
başakların dibinde,
rahmin bereketinde,
elime aldığım her uğur böceğinin kanadında.
Buldum seni.

IV
Hiç bilmediğim sesler dinledim bugün,
Ateş böceklerini bilir misin gece oynaşan
ve kendini aydınlıktan alamayan.
Hiç bilmediğim sesler dinledim bugün,
Acaba senden bahsederler mi diye,
Kulağımı hiç ayırmadan.

V
Göğsümün renginde buluyorum seni,
Sakallarımın renginde.
Her gün biraz daha karmaşıklaşan
ve ayırt edilemeyen,
Gecede yankılanan bir ses,
Dağlarda kendine karşılık bulan:
Bu sesin anlamında buluyorum seni.

23 Şubat 2017 Perşembe

Kimse Yok mu?

Kimse yok mu bu cehennemin içinde
bir şeyler yaşamak isteyen benden başka
ve hiç ardına bakmadan doğruca yürüyecek
günün bittiği ve gecenin kucaklandığı yere;
Kimse yok mu benden başka
bu hayatı yeniden yaşamak isteyen
hazların doruğunda ve pişmanlığın dibinde
yalnızca kendi kuramı etrafında derinleştirdiği
hayata sahip çıkacak;
Geceye açılan bir kapıyım
kimse tutmuyor ellerinden günün
bardaktakini şarap ve şarabı haram sanıp
geçiyorlar önünden ve kanıyorlar
cennet diye bir yudum suya, oysa çamur bulaşmış.
Kendimi rahatsız ediyorum hiç durmadan
aldığım her soluk ufkuma onulmaz bir yara
ve üstümden geçen her gölge
sonsuza dek izini bırakmaya teşne.
İnsanların "Neden?" diye sormaya korktukları yerde
ben reddedişi tutuyorum
ve görüyorum her şeyin çoktan bitmiş olduğunu.
Bu bitmez tükenmez acının mutluluğa değdiği yerde
kimse yok mu?

15 Şubat 2017 Çarşamba

Sınırlandırılmış Hayatları Yaşıyor İnsanlık

Sınırlandırılmış hayatları yaşıyor insanlık
ve kendi sınırlarından ötesinin
cennet olduğu yanılgısına kapılıyor
ve her şeyin söylenmiş olduğu gerçeğini
unutup yeni bir şey bulduğunu
zannediyor.

Sınırlandırılmış düşünü görüyor insanlık
ve rüyaların sonsuzluk demek olduğunu unutup
hâlâ yerçekimine kapılıyor
ve ayaklarını yerden kesip
bir türlü öteye varamıyor
kuralları alt üst edip.

Sınırlandırılmış kimliklerini taşıyor insanlık
ve benliğin belirleyicisinin kendi olduğunu şaşırıp
kendisine bir deri biçilmesini istiyor
ve arzularının kendinden kaynakladığını fark etmeyip
kendisine işaret edilenin peşinden
koşuyor.

Sınırlandırılmış dünyalarda yaşıyor insanlık
hudutların ötesine geçilemediği
bedenin zihnin algısını bozduğu
ve her şeyin aynı yerde kaldığı
bozulmuş ve kendine satılmış hayatları
üstüne geçiriyor
insanlık.

12 Şubat 2017 Pazar

Galatasaray Meydanı

Her meydan birbirine benzediği için,
ben her meydanda seni yeniden yaşıyorum,
uçuşan etekler ve dalgalanan saçlar arasında,
yürüyüşünü taklit ediyorum.

Her meydan kimliğini sana izafe ettiği için,
her adımın sana doğru olduğunu,
her bakışın önünde sonunda sana dokunduğunu,
her sözün kulaklarına çarptığını,
hayal ediyorum.

Her meydan senin gönlüne açılan bir girizgâh olduğu için
ve her yol hep aynı yere çıktığı için,
gözlerim kapalı bir uçurum kenarında durarak,
Galatasaray'ı düşünüyorum
ve kendimi hiç duraksamadan boşluğun kucağına,
bırakıyorum;
beni Galatasaray'da karşılıyorsun.

Her meydan anlamını sana taşıdığı için,
tüm anlamların merkezine seni yerleştirip,
kutsal mabetleri baştan örüyorum
ve her insanın kalbinden bir küp sevgi alıp,
başucuna bırakıyorum;
iyi uyu bu gece ve yeniden yaşa hayatımızı,
ben her rüyayı sana taşıyorum.

6 Şubat 2017 Pazartesi

Sen Ancak Tanrıların Rüyası Olmalısın Sevgilim

Sen ancak tanrıların rüyası olmalısın sevgilim,
Hayal edilemeyecek ve dokunulamayacak.
Üzüm salkımları üstünde yürür gibi geçiyorsun üstümden
ve ben sana sesleniyorum durmadan:
Koynunda öldür beni!
Koynunda öldür beni
ya da çek git hayatımdan.
Kasıklarında soluyorum hiç durmadan
ve öpüyorum sıcak bulduğum her yerini.
Sesleniyorum sana tanrıların rüyasından:
Koynunda öldür beni!
Koynunda öldür beni
ya da çek git hayatımdan.
Örtünme masal perilerinin üstüne örttüğü ipekten kumaşla,
Ölen böceklerin dokusunu hissediyor musun?
Şeffaf bir tül rüzgârla savruluyor aralıksız
ve yoldan geçiyor bir sevgili çift sevda kahkahalarıyla.
Her şey bizden ve biz var ediyoruz her şeyi.
Sözlerimiz kesişen ve yoluna devam eden doğrular,
Tıpkı dillerimiz gibi.
İşaret parmağın kimi işaret ediyor görmüyorum,
Bu karanlıkta kime sesleniyorsun;
Yüzük parmağının boğumlarından seviyorum seni,
Tırnaklarına varamadan ölüyorum sevinçten.
Haz aralıklarında kapalı kaldım tenin bin dünyaya bedel,
Bir kere sana varmak vaat edilen topraklara bedel.
Hesabını unutmuş bir Yahudi,
Savaşmayı unutmuş bir Türk,
Denizi solumayan bir Romalıyım kapında,
Yine de bir çığlık olup damlıyorum çatına.
Kasıklarından seviyorum seni.
Koynunda öldür beni
ya da çek git hayatımdan.
Kaç çocuk doğurursan bana o kadar çok doğacağım sana,
Her birinde ayrı ayrı damlayacağım sana.
Ilık bir esinti olacağım yazın damına vuran,
Bir sıcak dalga olacağım denizde ayaklarının dibinde duran.
Sen ancak tanrıların duası olmalısın sevgilim
ve bir düş aralığı Harmankaya dağında,
öğütülen hiç durmadan
ve durma sarı-n/l bana
Koynumda doğacaksın yeniden,
Koynunda öleceğim hiç durmadan.

Ne Yaptıysam Hepsi Kendimi Öldürmek İçindi

Ne yaptıysam hepsi kendimi öldürmek içindi
ama birden değişti her şey âşık olunca sana,
gücümün yitişi ve zaaflarımın ortaya çıkışı,
bundan ibaret.
Ne yaşadıysam hepsi kendimi ölüme hazırlamak içindi,
sığındığım tüm kapılar birer düş yoluna açılır;
ne yana baksam belleğime bir çentik atardım,
ölüme türlü yollardan yeniden varmak için:
değiştirdi sana olan aşkım ölümün formunu.
İnsan âşık olarak da ölür mü,
yavaş yavaş ruhunu bedeninden sıyırarak;
kırık aynalarda binlerce yansıman arasında,
birini seçip kendime yerleştiriyorum,
tüm cam kırıklarının üstünden atlayarak,
sana bir avuç kum getiriyorum.
Dolunayın ışığı altında yüzünü görmek istiyorum,
dudaklarını ucundan öpmek ve dokunmak boynunun en hassas yerine.
Her söz beni ölüme biraz daha hazırlıyor
ve ben giderek daha büyük bir coşkuya kapılıyorum.
Aşktandır şimdi bildiğim ne varsa ve coşkunluk ondan.
Ne okusam hepsi kendimi ölümsüz kılmak içindi ne yazsam,
şimdi hepsi uzak bir hayal gibi belli belirsiz,
bana gerçek olan bir tek ellerin
ve hiç bilinmez derinliklerin.
Her şey değişti aşkınla ve ben de,
değiştim seninle,
tüm güzellikler senden doğdu.
Şimdi ne yapsam hepsi kendimi sana öldürtmek için.