28 Şubat 2019 Perşembe

Çocukların Ölüm Dansı

Kendimi siper edebilsem,
Bir çocuğun çığlığına.
Durabilsem önünde,
Bebeğini kaybeden bir annenin önünde,
Yüreğini de yitiren.

Durdurabilsem dünyayı,
Bunca korkunç hikâyenin ardından.

Hâlâ sorarım kendime,
Nasıl yalnızca izler tanrı,
Bunca korkunç hikâyeyi
ve sessiz kalır?

2-26-2019
Roosevelt Boulvard, Publix

Karakış Florida Günlüğü II

Karakış ne zaman bitecek, bilmiyorum ve umursamıyorum. Yazı kucaklamak üzereyken ayrılacağım. Sıcak bir his bu, kışın tam orta yerinde. Peki kış ne benim için, bir mevsim mi yoksa bir varlık mı veyahut bir kişilik. Bana en yakın geleni bir kişilik olduğu, bir isme teneffüz ettiği gibi bir bedene de denk geliyor o. İşte bu, tam da bu kışı benim için farklı kılıyor öteki mevsimlerden. Bir de sarhoşluğu soğuğun. Daha önce bir şeyin yaşanmamış olması onun yaşanmayacağı anlamına gelmez.
Kışın soğuğunda ve ne zaman başlayacağını ve biteceğini kestiremediğim yağmurlarında arabama sığınmış, bir süre için ev dediğim o yere sıkışmış, oda dediğim o yerlere sıkışmış kalmışken, bir özlem, geçmişe ve dolu olan her şeye karşı duyduğum, gelip yerleşirdi göğsüme her zaman. İşte özlemin artık zamanımın bir parçası hâline geldiği günler bir nihayete doğru paldır küldür ilerlerken, İngilizce ve Türkçe klavyeler arasında hızlı geçişler yaparken, buruk bir mutluluğum var. Tüm bunlar bana zamanın bir sürprizi ve hediyesi. Tüm bu tuhaflıkların içinde iki yıldır Florida'da yaşıyorum ve bu garip şeylerden belirsiz bir zevk alıyorum. Hayatıma kattığı her şey için şükran duyuyorum.
Şükran, Florida!

26 Şubat 2019 Salı

Yorgunluk / Ribault'ta Binlerce Gece

Yorgunluğundan ayaklarımın,
Yürüyemez oldum artık ileri.
Düşler gelir savrulur zihnime,
Geri götürür beni,
Geçmişin bataklıklarına.
Geçmişim bir bataklık oluverir;
Saplanır dururum, ilerleyemez bir adım dahi:
Yorgunluk beni benden alır.

Bu baş ağrısı gitmek bilmiyor.
Bekliyorum ve susuyorum durmadan.
Susuyorum ve kana kana içmek istiyorum:
-Seni.
Sensiz bir hülyanın tam orta yerindeyim,
Hiçbir şeye benzemeyen.

Nedir bu yorgunluk ve baş ağrısı,
Nedir bunca şey,
Payıma düşen bunca yoksunluk:
Neyin bedeli ve eskilerin dediği gibi;
Hangi günahın karşılığı bu?
Cevabını hiçbir zaman anlamayacağım
veya şimdilik,
Ki önemli değil eğer şimdi anlamıyorsam,
Cevabı.
Gelecekten umutsuzum:
Yarın yok ki.

Seni sevdiğim kadar,
Hiçbir şeyi sevmedim
ve yoksunluğun
ve yokluğun,
Tanrının yokluğundan ve yoksunluğundan bile
ve hatta yoksulluğundan,
Çok acıttı canımı.
Seni seviyorum,
...

ve bu yorgunluk,
Hiçbir zaman gitmeyecek,
Çünkü hepsi,
Yalnızlığımdandır,
Yalnızlığın diğer adı, sensizliktir,
Hattı zâtında gizli.


2-25-2019





Ribault, Jax, FL

5 Şubat 2019 Salı

Karakış Florida Günlüğü I

Ne daha önce bildiğim gibi bir yaz, ne de daha önce bildiğim gibi bir kıştı. Denizi hiç görmemiş doğulu bir çocuğa denizi anlatmak gibiydi Florida. Ne fırtınası ne koyu yağmurları daha önce bildiğim şeylere benziyordu ama öğrendim. İnsan yaşamak için öğrenmeye mecbur. İnsanların birçok şeyi yapmaya mecbur olduklarını ve kaldıklarını burada öğrendim. Yepyeni bir dünya ve heyecandı benim için. Daha önce başıma hiç gelmemiş bir şey. Ancak her şey sanırım bir gün tamam oluyor, ama kendime soruyorum: Eksik kalan bir şeyler yok mu hâlâ? Hayatımda, amaçlarımda, yaşamımın derinliklerinde, ruhumda, kalbimde, ailemde, dünyada, tanrıda, hâlâ eksik bir şeyler yok mu ve eğer varsa ne zaman tamam olacak bunca şey? Sanırım hiçbir zaman. Büyüdüm ve yenildim. Başka şekiller ve boyutlarda. Yenilginin farklı boyutlarını gördüm. Karakış geldi çattı ve ben öğrendim. Florida'da öğrendiğim en önemli şeylerden biri öğrenmek oldu. İşte bugün, tam da olduğum yerde, 2840 Herschel Street, Apt 7'de oturmuş, hayallare dalarak geçmişe bakıyorum. Bugünü ve dünü nasıl hatırlıyor ve hatırlayacaksam seni, sensizliği, seninle olmuşluğu da öyle hatırlayacağım. Yenilginin ne olduğunu soruyorum kendime, şeytan gibi cennetten kovulmak mı, Âdem gibi bilinmez bir keşfin bedeli mi, yoksa sadece bana ait olan basit bir şey mi; hangisi ve hangisi olmalı; büyük amaçlarla mı yaşamalıyım veya yaşamak zorunda mıyım? Kuşburnu çayını yıllar sonra yudumladıüım şu ânda neyi düşünüyorum yalnızlıktan ve kimsesizlikten başka? Yalnızca ben, ben miyim? Soru sormayı ve onları cevapsız bırakmayı seviyorum. Öte taraftan ne zaman sorularımı görsem onları cevaplandırıyorum kendime. Ancak ne zaman dilim bir şeyler söylemeye yeltense veya parmaklarım yazmaya, olmuyor, yine bir şeyler eksik kalıyor. ve kendime yine soruyorum: Bu dile getiremeyiş aslında tam olarak kavrayamadığımdan mı ileri geliyor yoksa her şey dile gelmez, bazı şeyler sadece farkedilir/hissedilir mi? Tam bu soruyu sorarken başka bir soru daha geliyor: Bahane mi arıyorum açıklayamayışıma yoksa bu da doğal bir soru mu? Hiçbir zaman sorular bitmeyecek, bitmesini istemem de. Bunlar beni var edecek, hepimizi. Sorusu olmayan bir hayat ve benlik olabilir mi? Herhangi bir soru olabilir ancak sorular daim her zaman. İşte böyle böyle devam edeceğim. Karakış Florida bu. Öğreniyorum ve yazıyorum.

Âh Bir Melektir

Âh, meleğim
yüzümü sana dönüyorum
Âh, meleğim
sen güneş
yakıyorsun gözlerimi
ey melek
yüzümü sana dönüyorum

Âhım düştü sana.

Kitabındaki "K" ben miyim?
Anahtar

dokunmayı beceremem

tekrar oku
severim tekrar etmeyi
hikâyeyi

hikâyeni yazacağım
çölün tam orta yerinde
-yolum ne zaman düşerse Kâhire'ye
-söz

Ocak 11, 2019

Love is What Makes Us

Love is what makes us
and it makes us people.

and home,
is the most beautiful thing,
when we are together.

Heart's door is open for everyone,
but there is differences,
someone to come to breathe
or it is breath, itself.

Therefore all doors can close one day,
but the heart always loves,
it hits and stops,
during the life.

2-4-2019,
Home.

Taş Kanadı

Taş yarıldı, güzelim ve kan aktı,
Arnavut kaldırımları yarıldı
ve her yarık,
Yeni bir bebeğe durdu.
Yeni nesiller katili zamanın.

Taş nasıl ağladı, hiç bilmiyorsun, güzelim,
Yağmur altında ıslanır gibi,
Sahilde kumlara karışır gibi,
Gölde balıklara sığınır gibi,
Taş durmaksızın ağladı, güzelim.

Daha üç taşı bile üst üste koyamazken,
Kalbime yığdım seni, üst üste, alt alta,
Kalbime yerleştirdim seni,
Kalbim nasıl taşlık bir vadi,
Hiç bilmiyorsun, güzelim.

Taş çizgi çizgi olup döküldü, güzelim,
Yoklara karıştı, kırklara,
Dönüp etrafında durdu, güzelim.
Al bir taş, savur denize, sektir dalgalar gibi,
Sesi öte yakadan duyulsun, güzelim.