16 Haziran 2017 Cuma

Kırıyorum İçimdeki Aşkları

Dönüyorum yıldızlarla beraber,
Sana doğru,
Sen ki bizim kayıp öznemiz.

Nesneleri ayıklıyorum kabuğundan.
Soyun,
Bir ben olarak kal geriye.
Yalnızca kendine ait olan,
Bir anlam ol.

Tutuyorum dolunayı yarığından,
Elin dokunmuş gibi,
Gül kokuyor,
Kimse duyumsamasa da.

Dönüyorum dünyayla beraber,
Sana doğru,
Benimki tersine,
Senden kendime doğru.

Başımı öne eğdim,
Üflüyorum içime,
Hiç durmadan,
Bana kendinden verdiğin,
Nefesle.

Kırıyorum içimdeki aşkları.
Senden başka,
Kimse yok artık,
İçimde.

İçim bir sensizlik diyârı.

Ey kapısına bekçi olduğum
ve sekiz kapıda arzuladığını bekleyen,
Sensin işte tüm eylemlere,
Anlam veren.

6.6.17 3:48

Kanlı Meclis

Güzelliğin kana buluyor her yeri
   -ne demektir güzelliğin kana bulaması
   -öğrettin tüm bunları sen bana
ve beni. -Beni. -Beni! -Beni.

Andolsun var olan her şeye ki
güzelliğin kana buluyor ellerimi
bıçakları tutan ellerin sahibi sensin
ve turuncun kabuğunda olan
soyulmayı bekleyen tarafımdan.

Efendinin içindeki saklı köle
ne zaman çıkacak orta yere
işlemelere vuran alevlerin raksında
solumalarını görüyorum
aralıksız ve derinden
soyunmanı seyrediyorum
kabuğundan.

Eteklerine yuva yapmış anka
dirim dirim üstünde duruyor
aşkın benim erincim
ve beni göğsümden tutuyor.

Mendiller aşkın sembolü
çiğniyorum hepsini
sana ait değil hiçbiri
mendillerin üzerinde yürüyorum
ayaklarımın altında yol diye su
sular üstünde yürüyorum
Nil-l-l.

Güzelliğin meclisimi kana buluyor
   -akacak kan uğramaz yüreğe
   -yüreğim uğrak yerindir senin
ve ben bu meclisin efendisi miyim
anlamıyorum
her şeyi gölgede bırakıyor
güzelliğin-n-n.

2.6.17 19:17

15 Haziran 2017 Perşembe

Buhurdan

Bu kapıldığım girdap,
Savurur beni,
Sana doğru.
Akışım sana,
Yönelişim.

Bu savruk rüzgâr,
Ne yana eser,
Senden öteye nasıl geçer?

Batık geminin güvertesinde,
Karayı gözleyen kaptan,
Demir alma zamanı, tam yol ileri.

Uykuya dalmış gözlerin,
Ayırt edemez buhurdandaki,
Yansımaları, yaslı oysa.

Yaşat kendini,
Çünkü buna muhtaç,
Âlemin gözbebeği.

6.6.17 3:51

14 Haziran 2017 Çarşamba

Sızıntı

Kalbim yerinden oynuyor
ve çatlayacak gibi
      orta yerinden.

Devir duvarları üstüme
kapanıp kalmışım
            kendime.

Dilinden ayıkla nefreti
sevgiyi kus içinden
          bana doğru.

Titrek bir hatla yazmışsın
                           ayrılığı
 harflerine alışamamışım.


6.6.2017 01:42

13 Haziran 2017 Salı

Boşluk

Bu boşluk
     ve bir başınalık
nasıl çözümlenecek
        kimseye duyurmadan
nasıl yaşanır
kendinden saklanarak
nereye kadar gider
                           insan

Tüm bu sorunsallar
        nereye dökülür
kapının bekçisidir
hangi su kabul eder
         bu küflü yarayı
ve her tarafından irin akar
          bu yosunlu bedenin

Birbirine çarpan kemiklerin
                                sesini
kim işitir taşıyandan başka
damarlarında bir hayat
                         dolaştırdığının
kim farkında
sürgit zaman insan avında

Temizle ellerindeki lekeleri
             kan çıkmaz kolay kolay
bir kez bulaştı mı insan
                           ölüme
kurtuluş yoktur inanç boyu
hele ölüm orucu boynuna asılıysa
       bir nazar boncuğu
       gibi insanın

İnsan bitimsiz bir varlık
         ve onu kim tüketebilir
kendinden başka
silinmeyen bir leke
      avuçta giderek yayılan
gittikçe derine işleyen
ve gidemeyen

Sana sığınıyorum
        insanların darlığından

Yankısını dinle
               boşlukların
boşluklara can verenin
               çok sesliliğin
               a cappella

9 Haziran 2017 Cuma

Tanrıların Kalbime Gelişi

Tanrılar uğrak yeri bildi kalbimi.
Kalbim ortadan ikiye yarılmış bir vadi,
Her köşebaşında bir pınar
ve içinde meleklerin yüzdüğü,
Sonsuz sayıda gölle donanmış.
Kalbim kaçış yeri şeytanın,
Emirlerin uğramadığı ve terkedildiği,
Tanrıların içip içip sarhoş oldukları
ve birbirlerine girdikleri,
Savaş meydanı.

Tanrıların kalbime gelişi,
Bahara denk geldi,
Her şeyin yeniden ve yeniden dirildiği
ve döngüyü orta yerinden böldüğü.
Kalbim büyük bir şölenin verildiği yer,
Yalnızlara, yoldaşlara ve yolsuzlara,
Merkezini yitirmiş insanlara.
Kalbim bir şölenin kurulduğu yer,
Cenneti müjdeleyen.

Tanrıların kalbime gelişi yeni değil,
Bir tekrarı geçmiş yaşamların,
Süregiden yollarda yinelenen.
Bitimsiz bir yol bu içimden geçen,
Buyur eden tanrıları hiç durmadan.
İç, ye ve doy tanrı kalbimden,
Sana senin verdiklerinden fazlasını veriyorum.
İç, ye ve seviş tanrı kalbimden,
Sana kalbime koyduklarından fazlasını veriyorum.

Tanrıların kalbime uğrayışı,
Troy
Üçüncü defa dirilmesidir Jesus'un,
Başarısızlıklarının ardından ve öldürülünce,
Gerilince kendinden olanlarla.
Çölde çiçek açmış gibi mutlu kalbim,
Baharda kar düşmüş gibi yaslı;
Sadece kendinden olanlarla yoldaş olup,
Her yana kendini saçmış gibi.

Tanrılar bir kalbime geliyor bir Valhalla'ya,
Ne buluyorlar içerde,
Kendilerinden başka
ve neyi alıp götürüyorlar oradan,
Yaşamdan başka?
Kendi verdikleriyle aldıkları arasında,
Bizi ne'den sorumlu tutuyorlar:
Söyle kalbim.

Tanrılar nerdesiniz, gelin kalbime,
Açtım tüm kapıları,
Ziyafetler vereceğim size,
Geyikler, ceylanlar ve oğlaklar sunacağım,
Şarap, vişne ve zeytin,
Tanrılar konaklayın kalbimde.

8 Haziran 2017 Perşembe

Mutlu Aşk Vardır

Sen benim kaçıncı terk edişimsin,
Ben bir terk-ediş hâli miyim;
Mutlu aşk vardır,
Yalnızca masallarda.

İmliyor nereye saklansam,
Gözlerin beni.
Bir imge olup demir atıyorsun zihnime.
Kuytularında sen varsın oyuklarımın,
Parmaklarımdaki boğumlarımın,
İzini sürüyor düşüncelerim.
Mutlu aşk vardır,
Yalnızca masallarda.

Bir gül de ışığını alsın gece gülüşünden.
Bir gül sun da kokusunu alsın peygamber.
Koku seni imliyor, göz ve dokunuş.
Mutlu aşk vardır,
Yalnızca masallarda.

Ceviz ağaçlarına tırmanan kediler gördüm;
Tırnak izlerini kovuklarda
ve oyuklara saklanan çocuklar,
Tanrı'dan saklanan insanlar,
Üstüme yağan dutlar, haziran başında.
Mutlu aşk vardır,
Yalnızca masallarda.

Silindi kader kitabına ne yazıldıysa,
Sana verdim kalemi, yeni baştan yaz beni.
Yaz beni kendinden türeterek;
Zira ben üremesiyim benliğinin,
Zira ben çoğalmış hâliyim aşkının.
Mutlu aşk vardır,
Yalnızca masallarda.

Gözlerin bir denizfeneri ışığı boğazıma takılan.
Bir buz kütlesi yüreğin içimi soğutan.
Yoğuşma ve yoğunlaşma hâli aşkım.
Uçup göklere karışma.
Mutlu aşk vardır,
Yalnızca masallarda.

Sen benim kaçıncı dönüşümsün,
Ben bir eve-dönüş hâli miyim;
Mutlu aşk vardır,
Yalnızca masallarda.

7 Haziran 2017 Çarşamba

Timuçin'i Öldürdüm Aşkından

Ben bu bacadan sığamıyorum düşemiyorum içeri
pencere pervazını aç perdelerini arala
gireyim içeri rüzgârlara karışıp
bu titreme tüller arasındaki benden bir nişane
her ürpermen bedenine değen öpüşlerim
kapa kapıları çek perdeleri gören olacak artık
ben giriyorum ve doluyorum içeri
odan bana yetiyor artık.

Bir kuşun kanadına yerleştiriyorum seni
yola çıkıyorsun vaat edilmiş topraklara doğru
bir almaca sahip misin bir gözgüye
nerden bileceksin neresinden tutacaksın zamanı
ben kesip biçiyorum oysa senin için
hangi kapı cennet hangisi cehennem nasıl bulacaksın
kapı tokmağına dokunmadan sıcaklığı nasıl hissedeceksin
ellerini uzat ve dokun tenime dokunur gibi boşluğa
ben boşlukta sana uzanacağım.

Şimdiki zamanı belinden kavrıyorum
geçmişi belleğimden önüne boşaltıyorum
ellerini dişlerini sözlerini ve rengini döküyorum
geleceği aşkından var ediyorum
geleceğin mevcut olmayan olduğunu biliyorum
sana söylüyorum
seni öpüyorum.

Kalemim bilenmeye muhtaç gözkapaklarım düşmeye
yanaklarım yaşlanmaya gözaltlarım eskimeye
yüzüm eskimeye muhtaç, tenim
oysa zamanı eksiltemiyorum bir türlü
ne kadar söylensem de.

Atlılar geliyor üzerime doğru Timuçin zamanından kalma
nasıl buldular beni nerden geldiler buraya
Maçin öte tarafta Maçin öte tarafta gelmeyin üstüme
doğu öte tarafta doğu öte tarafta istila etmeyin beni
âh, korkuyorum istilaya uğramaktan
giysilerimi değil seni barındırdığım düşlerimi kaptırmaktan
bir Moğol sürüsü geçiyor üstümden
ele vermiyorum seni taşıyorum kıvrımlarım arasında
Timuçin'e selam söyleyin selam söyleyin diye bağırıyorum
gidiyorlar gidiyorlar ve bir daha gelmemecesine kovuluyorlar
ihtişamlı devirlerinde olmadıklarını ve Timuçin'in öldüğünü
yeni anlıyorlar.

Bu benim hanım bu benim hanım diye gülüyorlar
aman ne güzel monarşinin her sözünün güzel olduğunu düşünüyorlar
bırakıp kaçıveriyorum güneşe doğru güneş ne yanda
tutsak kalıyorum aç kalıyorum çıplak
güneş ne yanda onunla doyup giyinmek istiyorum ışığıyla
ağıyorum kapana kısıldığım kara odada
kirece boyanmış duvarların içinden geçiyorum
ve çatı katında kendime rastlıyorum.

Şimdiki Zaman Şiirleri: VII
19.5.17 00:00

6 Haziran 2017 Salı

Tüm Kırmızılar Senindir

Gülmüyorum gülmüyorum sadece tebessüm ediyorum
korkuyorum ve sana bir gül uzatıyorum
gülümü alıp savuruyorsun suya değil taşa
kızıla çalıyor rengi mermerlerin
göğün rengini kızıla boyuyorsun
böyle güzel boyamayı nerden biliyorsun
gülüyorsun gülüyorsun avuçiçi kadar gülüyorsun
sonra beni boynuna cevşen diye asıp
türbe türbe dolaştırıyorsun.

Gümüşsün gümüşü tenine yakıştırıyorsun
al al almaları dişlerine değdiriyorsun
dişlerin beyaz dişlerin asr-ı saadetten kalma
al almalarla beraber Havva'nın yatağından kalma
al boğazımı al boğazımdan âdem elmasını
bir ısırık hepsi bir dokunuş mesafesinde
gümüşsün parmaklarını gümüşle donatıyorsun
kanımı içtikçe kendine geliyorsun.

Bir tellal çığırıyor hiç durmadan geceler boyu
nerde başlıyor yasak nerde özgürlük
iki yaka arasında mekik dokuyorum hiç durmadan
ipek böcekleri kıskanıyor beni
dokuyorum sevgini hiç durmadan
kozaların en güzelini sana seçiyorum
hiç insan eli değmemişini.

Deli gibi kıskanıyorum giysilerini bir bilsen
sana sonsuz dokunmanın hazzını yaşıyorlar bir bilsen
yasaksız zamansız sınırsız örtüyorlar seni
hesapsız kitapsız savunmasız dokunuyorlar sana
deli gibi kıskanıyorum seni
deliriyorum ve parçalıyorum giysilerini en kör noktasından
dokunuyorum dokunuyorum ve dokunuyorum sana
parçalıyorum seni tam göğsünden
öpe okşaya saçlarını en dibinden.

Akik taşı merdum reçine yeşim
parmakların Gazi devrinden kalma hep bir yöne sabit
gözün Horus'tan bir alıntı
böğürtlen ahududu karadut
tadın tüm kırmızıların toplamı
en sevdiğim kırmızıların
ve kızılların.

Şimdiki Zaman Şiirleri: VI
16.5.17

5 Haziran 2017 Pazartesi

Köleler ve Efendiler

I
Dikkat edin evinize aldığınız kölelere
güzelse şayet
tahtından eder mülk sahibini bile
dikkat edin kapınızın bekçilerine
yerinden yurdundan eder
firavunları bile.

II
Dikkat edin evinize aldığınız kölelere
olabilir peygamber bile
güzelse şayet alıverir
kalbinizi bile.

III
Güzelliğinin zekatını ver
terazi ölçebilirse eğer
güzelliğinin bedelini ver.

IV
Bir köle, köleden daha fazlasıdır
zaman belirsiz
ve mekân Mısır'sa şayet
bir köle, köleden daha fazlası
yüreklerin kutbudur.

V
Evine kaybedişi kendi sokan efendi
adını kendi elleriyle kazıyan
sarayının duvarlarından
ve teslimiyeti kendi üreten
tükettiği altınlardan
nerededir?

VI
Dur orada
kölenin efendiliğini seyret
efendinin yitimini
ve yitimsizliğin yücelişini
kapı kollarındaki altın işlerinden
ve oyuklarından yüksek sütunların.

4 Haziran 2017 Pazar

Nefertiti

Nefertiti
güzellikten gelen
   -ve yine ona dönen
kimseye duyurmadan
ve kimse işitmeden
öldürülen

Nefertiti
   -her güzellik cezalandırılır
   -her aşkın cezalandırılışı gibi
hangi ölüm zordu
yaşarken kaybettiklerin mi
öldürülürken kaybetmekte oldukların mı

Nefertiti
gömülsen de krallar vadisi'ne
eşsin tüm ölülere
ölümün herkesi eşit kıldığı dünyada
altın tozları ışıtmaz kemiklerini
   -yalnızca aydınlığa gülümsetir mezar odanı

Nefertiti
   -hiç erkek doğuramamak nedir
   -hiç erkek yaşatamamak
bütün erkeklerinin senden önce ölmesi
kefareti midir
güzelliğinin
   -eş mi zordur oğul mu

Nefertiti
ensenden kan damlıyor
tutup onları bir çanağa dolduruyorum
ve tekrar dudaklarından içeri
boşaltıyorum
kanın dursun damarlarında
yüzünü soldurmasın daha fazla
   -rengi uçuyor bedeninin
   -kansızlıktan değil
   -soy bitiminden

Nefertiti
ne zordur tahtı bırakmak
boşluğa
ne zordur tahtta oturan için
varisin yokluk olması
ne zordur bir firavuna
yeni bir firavun verememek
   -kaderi midir Mısır'ın
   -firavunların firavunsuz bırakılmaları
   -her hanedanda istisnasız

Nefertiti
oğul doğurmak da zor
firavun olacaksa
anlat
   -bir firavun nasıl doğar
   -bir firavunun bir oğuldan farkı nedir
bilirsin sen
güzellik nelere kâdirdir

Kadim Mısır Üçlemesi: III

Ancksunamun

Ancksunamun
sil gözyaşlarını yüzünden
   -bir damlası taşı eritir
   -bir damlası ölüm kitabı'nı getirir
   -bir damlası hayatı değiştirir
ki sen düşersen gökyüzünden
tutacak kimsen yoktur
benden başka

Ancksunamun
kavra bileğimden beni
tut çek yukarı
düşüşüm sert ve yalın
sensiz
   -ellerin buz gibi
   -avuçların boşluğa bakıyor
   -ellerin nerde
düşüyorum

Ancksunamun
ölüler beni çekiyor
   -gözlerin beni yaralıyor
gidişin mühim değil
bıraktığın acı kadar
   -gidişin beni öldürüyor
gerisi mühim değil
bıraktığım taht kadar

Ancksunamun
ellerinden firavun kanı akıyor
   -bırak artık hançerini
   -zamanı geldi
   -soyun kimse gelmeden
dudaklarından kanım damlıyor

Ancksunamun
herkes sessiz
biz çığlıklar atarken lahtin kucağında
   -her aşk cezalandırılır
   -her aşk öldürülür
   -her aşk yadsınır
dirilişi bekle
benden
ellerim açar tüm kapıları

Ancksunamun
düşünme benden başka bir şeyi
bırak böcekler kemirsin bedenimi
dirilişi getireceğim senin için
   -sunacağım
   -yalnızca sanadır
   -sonu olmayan aşkın şarkısı

Ancksunamun
ben düşerken de
yukarıdasın
ben yukarıdayken de
   -nasıl başardın
   -hep hayatta kalmayı
   -ben her seferinde yeni bir ölümü tadarken

Ancksunamun
   -her aşk cezalandırılır
   -bazen
   -mâşukça

Ancksunamun
kulağıma çarpar antik Mısır dili
dilim dişime değer hiç durmadan
sesler ne kadar sert
dokunuşların gibi
   -sesler ne kadar sana benzer

Ancksunamun
dudakların altın madeni
onları işleyeceğim
   -aşk cinayet işler
   -ve bunu sever
   -acı erkeğe kalır
   -ölüm kitabı'nda anılan

Ancksunamun
   -ve bu aşktır
   -kendini var eden
   -kimseye gerek duymadan

Kadim Mısır Üçlemesi: II

1 Haziran 2017 Perşembe

Ankhesenamen

Ankhesenamen
ne gizemli şeysin sen
   -döndün babanın dininden bile
Ankhesenamen
ne büyülü şeysin sen

Hitit sarayını görmeyi dilerken
   -yolda öldürüldü prens
   -yolda öldürüldü genişleyen kaderin
çıkmaz sokaklarındasın, Amarna'nın
   -ay'ın ellerinde durakalan zaman
   -öleceksin ve bulunmayacaksın

Ankhesenamen
ne gizemli şeysin sen
   -baban bile tanımıyor seni
   -kocan bile (hangisi?)
   -çocukların bile

Ankhesenamen
   -tanıdığın herkes senden önce ölüyor
hangi büyüsüne eriştin antik Mısır'ın
fetüsler geçmişini karartır
ve gerçekleşmeyen düşlerini gösterir
bir firavun yatağından ötekine
ne kadar zamanda erişilir

Ankhesenamen
anlat tüm sırlarını sarayın
yatak değiştirirken aynı zamanda
hanedan değiştirdin
ve her seferinde yeni bir firavunun
yatağının gözbebeği oluverdin

Ankhesenamen
   -babandan yüz çevirdin
   -iki fetüsten
   -Aten'den
ve benden
oysa ben
kimim
tül
Teb'de

Kadim Mısır Üçlemesi: I