28 Şubat 2013 Perşembe

Sen Benim Parçamsın

"Sen hiç bir başkasını kendi parçanmış gibi hissettin mi?" 
- (The Dead Girl)


Ben hissettim.
Kendimden daha çok bana aitmiş gibi hissettim.
Benim artık bende olmadığımı farkettim.
Her gece benim sen olduğunu defterime kaydettim.
Sana kavuşmak için saatlerce sabrettim.
Ben seni içimde hissettim.
Bütün her şeyi senin için sakladım.
Sadece seninleyken dışarıya çıkardım.
Her şey uzun uzadıya zor burada.
Sensizken geçmiyor hiçbir şey.
Paramparça oluyor bütün varlık.
Yapbozun parçaları gibi bölünüyorum ben.
Her parçam ayrı bir kıtada.
7 kıtada ben varım artık.
O kadar ayrık birbirinden.
Sensizken paramparça her şey.
Sen birleştirirsin bu parçaları.
Okyanuslardan toplarsın beni.
Akarsuların içinde bulursun beni.
Sen benim parçamsın.
Hemde en büyüğü.
Sen olduğun her anda parçalarım birleşir.
Sen yokken birleşsede anlam taşımaz.
Seninleyken her şey anlamlı.
Anlamsız hiçbir şey göstermezsin bana.
Sen anlamların en büyüklerinden olan.
Anlamlandırmak için yaratılan.
Anlamlı kılanlardan olan.
Sen, bütün her yeri kaplayan.
Donatan dört bir bucağı.
Varlığıyla.
Sen, sarmalayan güneşi.
Güneşten önce kalbime doğan.
Sıcaklığıyla.
Sen, geceden önce gelen.
Yalnızken doruklara çıkan.
Yalnızlığımla.
Sen benim parçamsın.
Hiç kopmyacak olan.

27 Şubat 2013 Çarşamba

Boşlukta Tutunmak

Düştüğüm boşlukta sana tutundum.
Sen olmasaydın tutunamazdım.
Tutunacak bir dal bulamazdım.
Gözlerim bağlanmış ve ben yürürdüm yolumda.
Sonra arkama bakardım korkuyla.
Boşluktan başka bir şey göremezdim.
Sesim titrek çıkardı önceden.
Ne hissettiğimi kimseye anlatamazdım.
Uzaktı bana herkes, millerce.
Sen geldin ve yakınlaştı her şey.
Boşlukta tutunduğum sendin benim.
Gözlerimi açan bu yaşama.
Korkuyla değil sevgiyle bakabildiğim.
Uzunca hiç göz kırpmadan karşısında durduğum.
Hislerimi anlayabilecek olan,
Sendin.
Sen şimdi her kelimeyi usulca söylerken.
O sesler kulaklarımda heyelanlara dönüşür.
Ve en derinlere yöneler hızlıca.
Her yer boşluk içindeyken burada.
Dünyanın büyüklüğünde ben bu kadar küçük bir hacim kaplarken.
Kütlem henüz yerçekimine bile karşı gelemezken.
Sonsuz bir boşlukta düşüyordum ben.
Tutunmak için seni bekliyordum ben.
Sen geldin işte ve tuttun beni.
Bende seni tuttum, bütün kalbimle.
Tutunacak başka hiçbir şeyim yok.
Olsa dahi senden başkasına kalbim tok.
Boşluk ölçülemiyorken koca bir devirde.
Senin varlığın değiştirdi yüzyılları.
Dursun artık boşluktaki bu zaman.
Akmasın bir kez olsun zaman.
Takvimler bir kez olsun çevrilmesin.
Kıyamet kopmaz, kimse ölmez.
Ben sendeyken kimse bilmez.
Sen bendeyken kimse görmez.
Biz bizeyken kimse hissetmez.
Ağzıma kadar seninle doluyum.
Boşluk yok ki.
Sen taşarsın benden.
Ben taşırırım seni benden.


21 Şubat 2013 Perşembe

Kırmızı

Kırmızıyla doğmuşsun.
Kor kırmızı yakmak için ömrü.


Kırmızı ile doğmuştum ben.
Her yerim kırmızıydı.
Battaniyem, elbisem, kanım.
Her yer kırmızıya boyanmıştı.
Sokaklar, odam, kalbim.
Kırmızıydı benim kaderim.
Gittiğim her yer kırmızıydı.
Bütün trafik ışıkları kırmızıydı.
Güneş akşam vakti kırmızı.
Gözlerin fotoğraflarda kırmızı.
Dünya sıcaktan bunalmış kırmızı.
Alev alev yanan her yer kırmızı.
Benim rengim kırmızı.
Al al her yer.
Tonlarıyla beraber vardır o bende.
Kırmızı, kırmızı, kırmızı.
Çizdiğim resimler kırmızı temalıydı.
Yazdığım mürekkep kırmızı rengindeydi.
Sonbahar kırmızıydı baştan sona.
Takvim yapraklarında kırmızı çizikler vardı.
Sensizliğin çetelesinde kırmızı kalem kullandım.
Kırmızı ile yaşıyorum ben.
Ellerim kırmızıya boyanmış.
Dudaklarında kırmızı bir ruj var.
Yanakların al al.
Güldükçe kızarıyorsun.
Seninle kırmızıyı paylaşıyorum.
Seninle rengimi paylaşıyorum.
Kırmızıya sarındım ben.
Adeta onunla mumyalandım.
Kırmızı tüllerle çevrili dünyam.
Gözlerimden kırmızı akıyor.
Dünya kırmızı artık.


17 Şubat 2013 Pazar

Süslü Rüyalar

Siz uyumayı sevdiğimizi sanıyorsunuz... Biz rüya görmeyi seviyoruz... CA

Rüyalarımla süslü bütün gecelerim.
Karanlıklara baş kaldırıyorum ben.
Siyahı reddediyorum.
Seni istiyorum rüyalarımda.
Rüyalarım güzeldir benim.
Sen varsındır içinde.
Uyumak değildir bunun anlamı.
Herkes uyumayı severken ben uzaktayım.
Ben rüya peşinde koşmaktayım.
Dinlencelerim senden ibaret.
Ben rüyaları seviyorum.
Baldan derelerin olduğu.
Aslanların sevimliliğinin görüldüğü.
Kartalın kanatlarıyla dağlarda dolaşırken.
Başumca senin olduğun.
Doğanın efendisi gibi olmak bu.
Tabiat güzelliklerini açmış bana.
Rüyalar.
Süslü rüyalar.
Büyük avizeler var tavanda.
Tavan bile çok uzakta.
Ekvator görülüyor buradan.
Kutuplar çok yakın.
Bir mil ötede Sahra.
Çöller o kadar sıcak değil.
Kutuplarda soğuk sayılmaz.
Her yerde hakim tek iklim var gibi.
Her yer aynı birbirinin.
Görüntüler değişmekte sadece.
Rüyalar güzeldir işte.
Onlara hakimiz.

Seninle ben.
Süslü rüyalarda buluşuruz.
Her gece, yeniden.

16 Şubat 2013 Cumartesi

Sensiz Karanlıktayım

Anlamıyor musun ? Gökyüzü güneş olsa, sensiz karanlıktayım. 
Ümit Yaşar Oğuzcan


Karanlıklar içindeyim ben.
Sen yoksun çünkü.
Varsanda çok uzaktasın.
Işığın rengi çok soluk.
Sadece kıvılcımları geliyor bana.
Kıvılcımları bile yakıyor beni.
Güneş gibi yakar mı beni ateş?
Koca gezegenleri sürükler misin peşinden?
Başını alıp gidersen bizde gelebilir miyiz seninle?
Karanlıkta yolumuzu bulamayız ki biz.
Biz muhtacız senden gelen ışığa.
Sen yoksan güneş hangi yüzle doğabilir?
Doğarsa bile biz bakamayız ona.
Çünkü artık dünyamızı aydınlatamaz o.
Sen hiçbir zaman uzaklaşma.
Merkezdesin, her şeyin içinde.
Güneş tepemizdede olsa.
Sen yokken karanlık bu dünya.
Karanlıklar içerisinde bütün doğa.
Bitkiler bile fotosentez yapamazlar.
Onlarda seni beklerler artık.
Güneş ışığıda senden beslenir.
Geceleri aydınlatan ay, ışığını senden alır.
Bende salımla açıldım okyanuslara.
Tepemde sıcak bir güneş.
Senin kadar değil.
Ve karanlıktayım ben.
Karanlıktayız biz.
Gel ve kurtar artık.


15 Şubat 2013 Cuma

Yeşil Deniz

Benim denimizim yeşil renk.


Tıpkı senin gibi.
Sonsuzluğu doğuruyor benim içime.
Yeşil denizler Haliç gibi.
Koca bir tarihe şahitlik ediyor.
Beni  barındırıyor.
Gözlerinde denizlerin sonsuzluğu var.
Uçsuz bucaksız onlar.
Uzanıp gidiyor güneş çizgisinde.
Göklerle buluşuyor uç noktasında.
Senin üzerinden göç ediyor kuşlar.
Balıkları sen barındırıyorsun.
Senden besleniyor onlar.
Oltalar senin derinliklerine iniyor.
Senin bağrında yaşıyor bütün güzellikler.
Seni yaşayan her şey güzelleşiveriyor.
Denizler yeşil renk olamaz mı?
Doğa ile deniz birleşiversin artık.
Yeşil ve mavi sende buluşsunlar.
Doğanın rengi sen ol.
Senin sularında yüzmek istiyorum ben.
Kulaç kulaç derinliklerine inmek.
Millerce ilerleyerek sana varmak.
Yeşil bir deniz hayâl ediyorum ben.
Tatlı sularından içebileceğim.
Damarlarıyla ormanları besleyebileceğim.
Uzak köşelerinde tropik kurbağalar bulundurabileceğim.

Yeşil bir deniz istiyorum ben.
Senin gibi.

14 Şubat 2013 Perşembe

Rüzgar Gülü

Rüzgar gülleriyle çevrelenmişim ben.
Her yerde senden gelen esintiler var.
Senin rüzgarınla dönüyor pervaneler.
Esiyor yeller en şiddetli hâlde.
Rüzgar güllerini severim ben.
Onlar kadar özgür olmak isterim.
Ama muhtaç olmamak rüzgara.
Onlar gibi dönmek isterim sonsuzca.
Rüzgar gülünden bahsediyorum.
Çocukluğumuzda yaptıklarımızdan.
En küçük esintilerle başımızı döndürenlerden.
Önceden rüzgar gülü döndürürdü başımızı.
Artık sen döndürüyorsun.
Önceden rüzgar için dua ederdik.
Ve döndürmesi için onu sonsuzca.
Şimdi senin için ediyoruz.
Sayısızca dolanırsın.
Durmadan bizi döndürürsün.
Bulutların üzerinde yürütürsün.
Rüzgarı bize tanık gösterirsin
Rüzgar gülü olmak zor olsa gerek.
Sürekli dönmek için rüzgar gerek.
Rüzgar kesilirse uçmak gerek.
Nefesim yettiğince üflerim ben.
Kıpkırmızı kesilene kadar tüketirim oksijeni.
Sen hep dönersin.
Bende dönerim seninle.
Bitmez bu dönüş.
Semazen gibi takılıp kalırız biz.
Durmadan aynı nakaratı tekrarlayarak.




13 Şubat 2013 Çarşamba

Bana Öyle Geliyor

Bana öyle geliyor ki sen de beni seviyorsun ya da bana öyle geliyor...
Franz Kafka

Bende öyle hissediyorum.
Hislerimde bana öyle diyor.
Henüz farkedilmemiş bir şeyler olmalı.
Dünya bilinmezliklerle dolu.
Her gün yenilerini farkediyorum.
Gözlerimizin önünde pekçok perde var.
Hergün bir yenisini açıyoruz.
Sonunda matruşkalara döndük.
Hep yeni şeylerle karşılaşıyoruz.
Dönüşüm içerisinde evrendeki bütün enerji.
Yok olmadan biçim değiştiriyor her şey.
Çoğu bunu farkedemedi.
Farkedenler bu sırrı kendi içerisinde sakladı.
Sır olarak kalmalıydı bu.
Ama dışa vurdu bunu Newton.
Ve artık haberdar oldu bu sırdan herkes.
Yinede kimse farkında değilmiş gibi.
Ben bağırıyorum bunu.
Kimse anlamıyor.
Bizde anlatmıyoruz artık.
Bizde böyle istiyoruz işte.
Bana öyle geliyor işte.
Zaten her şey bana öyle geliyor.
Yani sen gibi geliyor.
Her şey bana geliyor.
Üzerime kocaman geliyor.
Büyük kütleler olarak geliyor.
Her şey üzerime geliyor.
Bana öyle geliyor.

12 Şubat 2013 Salı

Buzdan Duvarlar

Benim duvarlarım buzdan... Öpersen erir.   CA

Her yer buzullarla kaplı.
Öpemezsin onları.
Öpmek bu şatoyu yerle bir eder.
Buzdan şatom senin için.
Ben inşaa ettim burayı.
Sadece senin için.
Duvarlarımı yıkmak kolay.
Öpersen erir hepsi.
Buzdan duvarlarla örülmüş bir yaşam gibi.
Antartika'dan uzakta yapılmış.
Her şeye buz hakim.
Soğuk bir iklim hakim burada.
Sen ısıtırsın diye.
Buzdan duvarlarla örülü her yer.
Erimesine ramak var.
Çok yakın artık.
Buzdan duvarlar erisin bence.
Erisin ve yaz iklimi gelsin artık.
Antartika'dan uzakta hiçbir yere yakışmıyor.
Kış iklimi uygun değil buraya.
Burası baharın ülkesi olmalı.
Burada güneş hüküm sürmeli.
Ve laleler açmalı her renkte.
Duvarlar engel olmamalı.
Buzdan duvarlar erir.
Öpersen.


Makyajım Akıyor

Makyajım akıyor yine.
Senin şiirlerinin üzerine.
Durmadan.
Şiirlerin gözlerimde.
Belki kanımda canımda.
Belki de ciğerimde.
Doluyor...
Ayrılmasalar.
Sözcüklerin kopmasın benden.
Sen de benden.
Her harf içime işlemiş.
Her sözcük kalbimde yara.
Her satır ömrümün içinde.
Kelimeler akıyor.
Harfler damlıyor.
Hepsi senden.
Hepsi candan.
Hepsi canıma ...

11 Şubat 2013 Pazartesi

Makyajın Akıyor

Makyajımız akarken bir şiirin üzerine, şimdi her şeyi biliyorlar. Ve herkesin cehennemi kendi canına! 
Dilek Akın


Makyajın aksın senin.
Şiirlerimin üzerine.
Hiç durmadan.
Sürekli şiire bulansın yüzün.
Gözlerinden şiirlerim aksın.
Kalbin onlarla dolsun.
Nefesle beraber onları al.
Benimle dol sen.
Şiirlerim kanına karışsın.
Sana karışsın.
Dilinden düşmesin.
Makyajına bulansın.
Ellerine süzülsün.
Yere düşmesin.
Camdan bir vazo gibidir onlar.
Sakın düşürme kaybedersin.
Narin davran onlara.
Senden ayrılmasınlar.
Makyajın kadar uçuk olmasınlar.
Onlar senin olsunlar.
Senden kopamasınlar.
Çok karmaşık olsun bunlar.
Dilin kelimelere dolansın.
Heceleyerek oku onları.
Harf harf yut hepsini.
Fiş defterine kaydet bütün bunları.
Sınavda sormazlar ama.
Sen yinede bil bunları.
Makyajı akan bir palyaço gibi.
Her yerin rengârenk.
Karmaşık, yazım gibi.

Makyajın akıyor.
Harfler damlıyor.
Kelimeler dökülüyor.
Hepsi senden.
Hepsi candan.


10 Şubat 2013 Pazar

Joker

Bu yüzüm nasıl oldu biliyor musun ? Bir zamanlar karım vardı. Çok güzeldi, senin gibi... Benim çok endişelendiğimi, daha fazla gülmem gerektiğini söylerdi. Kumar oynadı, tefecilere çok borçlandı. Bir gün yüzünü çizdiler. Ameliyat için paramız yoktu, buna dayanamıyordu. Onu tekrar gülerken görmek istiyordum. Yaralarını umursamadığımı bilmesini istiyordum. Ben de ağzıma bir jilet soktum ve bunu yaptım. Daha sonra karım bana bakmaya dayanamadı ve beni terk etti .

Sevilen için bir şeyler yapmak.
İnsan her zaman yapmak istediğini yapamıyor sanırım.
İnandıramıyor, anlatamıyor, anlamlandıramıyor.
Dünyada sevenler hep nafile bekliyor.
Bu Joker'in yazısı olacak.
Ve içimden Joker'lik taşan benim yazım.
Batman filmlerini benim için ölümsüz kılan.
Çirkinliğiyle beni kendine çeken adam.
Herkesin bir hikâyesi olmak zorundadır.
Kötü olmanın zorunluluğu budur.
Hikâyen yoksa kötü olamazmışsın gibi.
Başına kötü bir şeyler gelmeden kötüleşemezsin gibi.
Kötü olarak doğulmaz kötü olarak ölünür.
Yaşayış emreder bunu.
İnsanın içinde kötülükten eser yoktur.
Yokluktan geliyor bunca kötülük. (?)
Hiçbir şey olmadığında doğuyor kötülük.
Kötülük sadece bizim içimizde.
Diğerleri iyiliklerle donatılmış. (!)
Kötülerin iyi bir yanları vardır.
Saklı tutulmuştur bu her zaman.
İyiliği saklamak kötü yapar insanı.
İyiliği göstermek yükseltir insanı.
Merhamet içimizde bir yara gibidir.
Merhamet edilen saplar bıçakları.
Kötüler çok iyiydiler.
Birden kötü olmaya mı karar verdiler?
İyiler diğerlerini kötü yaptılar.
Kötüler her zaman kötüydüler, belki de.
Onlar hiç iyi olmadılar.
Belkide çok iyi olmaları onları kötü yaptı.
Çok iyi olanlar dışlanırlar.
İyi olmak bir suçmuş gibi.
Bunu iyilerde yapmadı.
Bunu hep tarafını seçmemiş olanlar yaptı.
Ne iyi olmayı becerebildiler ne kötü olabildiler.
Bu felaketi doğurdu.
Kötülükle iyilik neden hep böyle yarışır?
Onlar uzalaşamaz mı?
Kötülükde bizde mevcut iyilik kadar.
İyilik, iyilik, iyilik.
Kötülük, kötülük, kötülük.
Yapım ekleri, iyelik ekleri.
Jokerlik. Jokerlik. Jokerlik.

Yaşasın Joker!

Sana gülmek yakışıyor Joker.
Kocaman bir gülümseme benden, senin için, dudaklarımdan yanaklarıma kadar.
Joker'den alkışlar senin için;




9 Şubat 2013 Cumartesi

Ciğerlerime Sen Doldun

ve ben en çokta kokunu ciğerlerime çektiğimde ki o narin titremeyi özledim.

Titrerken ben.
Boşluğa bırakıyorum kendimi.
Sarsıntılar çok candan.
Aşırı derecede ciğerden.
Sızlamak güzeldir işte.
Sızlıyor ciğerler.
Ciğerlerime sen doldun.
Seni çekiyorum içime.
Narin bir titreme geliyor seninle.
Sarsılıyorum seninle.
Sen geldiğinde anlıyorum ben.
Sürekli titriyorum aslında.
Sürekli bir sarsıntı hâlindeyim.
Ciğerlerime sen dolduğundan beri çok farklı.
Çok farklı dünya.
Suyun tadı çok farklı.
Güneş çok farklı.
Gülmek çok farklı.
Farklı olanlar daha güzel, seninle.
Seninle olan daha farklı, güzel.

8 Şubat 2013 Cuma

Jamais Vu

Deja-vu olgusunun tersi de vardır; jamais-vu. Her zaman gördüğünüz şeylere sanki ilk kez görüyormuşsunuz gibi tepki verirsiniz.



Seni her görüşüm ilk görüşüm gibi.
Henüz farkedilmiş bir yaşam.
Yeni doğmuş bir çocuk gibi.
Gözleri karanlıktan çıkmakta.
Aydınlığa alışma çabasında.
Ben henüz doğdum.
Henüz doğmaya devam edeceğim.
Seni her görüşümde bir daha doğacağım.
Seni her görüşüm ilk görüşüm gibi.
Aynı canlılıkta her şey.
Her şey ilk anın yavaşlığında.
Çok içten bir samimiyetle.
Bu süreklilik çabasının içinde.
Sürekliliği sağlayan sensin.
Senin tekrarın hiçbir zaman olmadı.
Her defasında yeni bir lisan.
Yeni bir dil kullanıyorsun.
Her defasında yeni bir parıltı kazanıyorsun.
Sayılar, harfler, işaretler.
Hepsi bir noktaya kadar beraber bizimle.
Sonrası hiç'lik diyarı.
Kaybolup gitme zindanları.
Her seferinde yeniden aynı şeyler.
Yeniden seni keşfetmek duygusu.
Oksijenle henüz tanışmış gibi.
Ciğerlerime bir kez daha seni çekmek.
Su ile yeni tanışmış gibi.
Kana kana seni içmek.
Yeni görmeye başlamak gibi.
Durmadan öylece seni süzmek.
Duymaya yeni başlamak gibi.
Durmadan seni dinlemek.
Yaşamaya yeni başlamak gibi.
Sürekli seninle olmak.

Jamais-Vu.
Seni her defasında yeniden yaşamak.
Bence sen, yine sen, hep sen.
Sadece sen.

7 Şubat 2013 Perşembe

Seninle

Gün olmalı yalnız seninle:
Sensiz geçen zamana denilmez gün.
Ömür tüketmekten başka bir şey değil,
Geçen zaman.
Olmalı seninle sadece,
Ki biliyorum,
Hayat yok, senden başka.
Sudan mahrum kalmak, balık için,
Gökyüzünden, kuş için,
Peygamberden, koyunlar için;
Sensiz olmak.
Yaşamın temel taşı.
ve ilerletilemez zaman,
Sadece ölüme gider yol;
Sensizliğin yolu.
Seninle olmalı sonsuza dek.
Sonsuzluk çok yakın;
Hayır olmaz, sana kadar,
Ki büyüksün sonsuzluktan da.
Senden önce / senden sonra,
Boşluk ve doymuşluk.
Sadece seninle olunan zaman,
ve sadece bundan ibaret mekân,
Altın oranı hayatın.
Seninle olmak başka bir dünyada olmak gibi,
Başka insanlarla senin dilini konuşmak gibi;
Senden öncesi tarih öncesi kadar karanlıkken,
Senden sonrası aydınlık kadar yakın bana.
Seninle olmak evrenin temeline inmek gibi,
Bütün şifrelerini çözmek arşın.
Seninle olmak,
Yeniden doğmak gibi, karnında.

6 Şubat 2013 Çarşamba

Bekleyenler

Neden hep pencerede bekleyince daha çabuk gelir sanır o bekleyenler... CA

Yine penceremdeyim ben.
Bekleyenlerden biriyim belki.
Belki bekleyeceklerden olacağım.
Sürekli bir beklemek bu.
Penceremin köşesindeyim yine.
Yaz geçti, bahar geçti, kış geçti.
Mevsimler kovaladı bir birini.
Ben yinede bekledim.
Vazgeçmedim hiçbir an.
Beklerken seni.
Daha çabuk geçiyordur belki zaman.
Belki penceremde olunca sen daha çabuk gelirsin.
Senin geşlişini ilk ben görmek istiyorum.
Seni ilk ben duyurmak istiyorum.
Herkese gelişini ben ilan etmek istiyorum.
Bekleyenlere karışmışken ben.
Bekleyişin son bulacağı anı bekliyorum.
Bekleyenler kafilesinden ayrılacağım bir gün.
Ki sen gelirsen artık.
Beklemek zor geliyor bazen.
Bazen ise tek umut ışığı.
Penceremde bekleyince daha çabuk gelecekmişsin gibi.
Ayrılamıyorum ben.
Benim olmadığım bir an gelirsen korkusu var içimde.
Kımıldamadan bekliyorum.
Gözlerimi kırıpmadan bekliyorum.
Bekliyorum.


5 Şubat 2013 Salı

Zither

Hadi Zither çal bana.
Henüz kimse çalmamış.
Kimse farkında değil.
Ve kimse bilmiyor.
O zaman bu bize özel olacaktır.
Herkesten uzaktayız biz.
Zitherle şenlendir beni.
Senin çalışınla seveyim ben onu.
Zither dinlet bana.
Seni dinlet bana.
İkisini birlikte duymak istiyorum.
Sarhoş olmak istiyorum;
Yoğunluğundan duygularımın.
Seni dinlemek istiyorum,
Sessizliğinde günlerimin.
Tatlı hayalini kurmak istiyorum,
Yalnızlığında günlerimin.
Zither çal bana.
Durmadan, saatlerce, günlerce çal.
Ara vermeden, nefes almadan, su içmeden; çal.
Beklemeden, bekletmeden çal.
Şarkılar söyle sen.
Durmadan konuşmadan susmadan.
Seni dinlemek istiyorum ben.
Hadi bekletme gel.
Sesinle sarhoş et beni.
Zitherinle öldür.


Yine Yağmur Gecesi

İstanbul ıslak... Herkes benden çok uzak... (Yine yağmur gecesi...) 



Sen herkessin.
Herkes'imsin.
Senden ibaret herkes.
Sen olmazsan herkesin bir anlamı yok.
Yine yağmur gecesi.
Yağmur dövüyor sokakları.
Sen yoksun şimdi.
Yağmur dövüyor beni.
Ben dolaşıp dururken bu sokaklarda.
Sensizken, bir başıma.
Bu sokaklar bana kaldı.
Banada kalmadı, kayboldu.
Buralar çok ıssız.
Anlamsızlaşmakta geçtikçe zaman.
Okyanuslar aşmak istiyorum artık.
Mesafeler benim için çok kısaldı.
Çok yakınsın ama çok uzakta.
Uzaklıklar başka.
Yağmur gecesi yine.
Yağmur dövüyor dört duvarımı.
Sensiz dört duvarları.
Karanlıkta esir alıyor beni.
Bu sefer başka yağıyor yağmur.
Hüzün taşıyor bana.
Mutluluğu yarım kalmış gibi.
Sensizken bir bütün olamıyor.
İstanbul ıslak.
Sadece sırılsıklam her yer.
Gözyaşlarından mı belli değil.
Sadece ıslak ve nemli.
Ve bulutlar boşaltıyor damlalarını.

Yine yağmur gecesi.
Sen çok uzaktayken.


4 Şubat 2013 Pazartesi

Kalabalıklar

Kalabalıklara karışıyorum ben.
Ve arıyorum yalnızca seni.
Milyarlarca insan varken çevremde.
Sadece seni arıyorum ben.
Bu kadar insan birleşse ne olur?
Bir sen edemiyorlar artık.
Öyleyse anlamları var mı?
Yaşamaktaki amaçları kaybolmuş onların.
Ve sen etmiyor hiç biri.
Hepsini bölsek.
Ve ele alsak hepsinden birer parça.
Kol, bacak, saç, dalak.
Ve birleştirsek hepsini tek tek.
Kocaman kazanların içine atsak.
Yüzyılarca içinde tutsak ve beklesek.
Seni çıkarabilir miyiz ortaya?
Sen çıkabilir misin bunların arasından benim için.
Ama hayır, seni oluşturamaz hiçbiri.
Sen ayrılırsın onlardan.
Sen uzaktasın onlardan.
Bana daha yakınsın sen.
Kalabalıklara karışamıyorum artık ben.
Kalabalıklar boğuyor beni.
Seni görecekmişim gibi her köşebaşında.
Hızlanır adımlarım.
Sana gelecekmişim gibi her santimde.
Kalabalıklar kaplamış evreni.

Ben yalnızlığı istiyorum.
Yalnızlığımda seni.


3 Şubat 2013 Pazar

Küllenmiş Şiir

Havada uçuşuyor beyaz bir tül.
Bedenim yanmış ve artık kül.
Koyunun sırtında küllerimin renginde yün.

Sana adadığım bedenimin boynunu kesin.
Sen yüzyılarca geridesin ve başında kızıl fesin.
Alaaddin'in lambası kısacık ömrünü yesin.

Cennette akan baldan kevser.
Bu acize çok kere şans ver.
Bana bir ömür yanında yer ver.

Sevimsizce yollarda dolaşmaya alışığım ben.
Yağmurun yağmasını hep seversin sen.
Göklerden bize hep el sallamış; o.

Aramıza kocaman yeryüzü yerleşmiş.
Renk renk boyalarla süslenmiş.
Bedenim son herzesini harcamış artık, küllenmiş.

2 Şubat 2013 Cumartesi

Henüz Sonbahar

Bir yaprak düşer yere; çıt! 
İşte sonbahar gibisin, ıslaksın, çok uzaktasın. 
Altay Öktem


Henüz sonbahardayız.
Ve işti yine sonbahar gibisin sen.
Sırılsıklam her yer.
Yapraklar düşüyor ağır ağır.
Zamana isyan etmiş oda benim gibi.
Ağaçların dalları eğreti duruyor.
Ve yaprakları sonbaharın renginde.
Koyu, kapalı, bencil.
Ve ayrılıyorlar tek tek.
Vedalaşıyorlar ağaç ana ile.
Ve tamamlayan vadesini kopuyor.
Torak anaya emanetler artık onlar.
Beni kabul etmez ki o da.
Sonbahar intikam mevsimi olsa gerek.
Acıları saklamasını bilir.
Koyulaşır bütün dünya.
Onun renkleride kendisi gibidir.
Kendi özelliklerini yansıtır.
Her yaprak düştüğünde yere.
Kulaklarım çınlar içtenlikle.
Kulak zarıma kadar büyük bir gürültü.
Bütün sesleri işitirim.
Sensizlik kulaklarımıda etkiler.
Senin sesini duymak için dinlerim bütün evreni.
Yine sonbaharsın sen.
Çok uzaktasın belki.
Ama bendesin yine de.
Bendesin her şeye rağmen.
Benimlesin.


1 Şubat 2013 Cuma

Aşeka

‎"Aşk" Arapça'da "âşekâ"dan gelir.
Âşekâ, bir ağacı saran ve besinini ağaçtan alan ve zaman içinde ağacı kurutan ve öldüren sarmaşığa denir.


Aşka değil inancım,
Sana inanırım ben
ama hayatımı saran sarmaşıklar da var,
Onları kabul eder ve kabullenirim.
Sarmaşıkları severim,
Onlara sarılıp boğulmayı da.
Sarmaşıklar güzel,
Yavaş yavaş dolanırken boynuma,
Hızlı değiller
ve uzatırlar yaklaşan ölümü.
Yolları karanlıkla ilerlemez,
Gün ışığında büyürler gece kadar.
Ortadadır bildiğim tüm sarmaşıklar gösterişiyle,
Yavaş yavaş ilerlerken vücudumda
ve sessizce sonlandırırlar,
Taşımakta olduğum bu hayatı.
Aşekasın sen benim için,
Araplar'ın eski bir adlandırmasıyla.
Kalbimi doluyorsun kendine,
Sıkıyorsun giderek,
Sen sıktıkça genişliyor kalbim,
Daha fazla sarınmak istiyor sarmaşıklarına,
Seni daha çok arzuluyor.
Dolanmalı sana durmadan,
Sarmallaşmalıyız seninle giderek.
Seninle beraber büyüyor o,
Bilmediğim kokular yayıyor gökyüzüne,
Dolandıkça anlarım ki o dalları,
Aslında senin saçlarından örülmüş bir düğümdür.
Bu düğümde yine sen varsın,
Senden geliyor çözüm,
Benim boğazımı parçalıyorsun.

Aşekasın sen,
Araplar'ın eski bir adlandırmasıyla,
Dolanıyorsun bana,
Dolanıyorum sana.

Sen Gitme Benle Kal

Sakın gitme sen.
Gitme benden.
Bırakma kalbimi yerlere.
Unutma gözlerimi.
Koyma yalnızlıklara.
Karanlıklara.
Kimsesizliklerde kaybettirme yolumu.
Yollarda aratma.
Sen gitme bende kal.
Deliliklere düşürme.
Öldürme yaşarken.
Sen gitme benle kal.

Yine senle başladım.
Sen benim başlancıgıcımsın.
00:00