17 Aralık 2016 Cumartesi

Şeb-i Arus

Göğsümde Kur'an gerilmişim,
Ellerim ve ayaklarım kana,
Düşüncem güle bulanmış.

Gerilmişim,
Uzaklaştırılmaya çalışılıyor sözlerin.
Bir düş bahçesinde oynayıp,
Seni düşlüyorum.

Uyuyakalmışım,
Bir elim sana uzanmış,
Boş bırakır mısın?

Zihnim güneşe bulanmış,
Düşünüyorum yaptıklarını.
Sen çölde kumlar,
Ben burda, iki yaka arasında,
Kuruyoruz evrenimizi.

Yalnızım ve andım buna,
Antik dönemden kalma bir heykelim,
Yalnızca bakıp geçilen.

Nar bahçesinde yaşamıyorum,
Bu bana görünen nâr,
İnsanlar gül sanıyor.

Hilâle mi gererler beni,
Kucağıma inancı vererek;
Karşıma geçip gülerler mi,
Yoksa yürürler mi bakmadan,
Artlarına?

Zihnim feci hâlde dolu;
Kalbimdense damlalar hâlinde,
Ruhum akıyor.
Bir su sesi gibi uzaktan dinleyen için,
İçimin boşalışı.

Dilimde sözlerin,
Yüzüm gözüm çiziklere bulanmış,
Kızgın kalem uçlarından.

Akan her damla kanı içiyorum,
Öyle susamışım.
Benim olan ne varsa sana sunuyorum,
Kabul eder misin?
-Bana âit hiçbir şey yok, onunum.-

Okuduklarımı duvarlarına kazıyorum,
Belleğin.
Okur musun beni de,
Onu okuyuşun gibi;
Oku beni, oku beni, oku.

Kalemi ortasından yarıyorum,
Parçalarını herkes birleştirse de,
Anlamını kimse bilmez.

Horozun öttüğünü duymadım,
Seni de inkâr etmedim.
Ben değilim inkârcı,
Kapında yatan bir âciz.

Sözlerim acz tutuyor,
Yaşayışım da.
Her şeyin ortasında kalmış,
Uzatmanı bekliyorum elini,
Kendi sıratımdayım.

Hatlar arasında kendimi görüyorum,
İçimden geçmiş elifler,
Göğsümde çift vav.

Hiçbir şeyin tek başına,
Her şey olamayacağı kanısındayım,
İlk günden beri.

Sen kutlandın ve kutsandın,
ve ayrıldın mutlulukla,
Ardında milyar özlem bırakarak.
Kutla beni ve bizi,
Bırakma ardında.

Âh, ne zaman gelecek,
Düğün gecem;
Yoksa hiç kavuşamadan,
Yok mu olacağım?

Şeb-i arus, dediler güne,
Ne güzel demişler, dedim içimden.
Aşkı koydular içine,
Benliğimi koy kendine.

Göğsümde Kur'an gerilmişim,
Ellerim ve ayaklarım kana,
Düşüncem güle bulanmış.

Bir gül bahçesinde oynayıp,
Seni düşlüyorum.

8 Aralık 2016 Perşembe

Kalbim Öylesine Savruk Ki

Kalbim öylesine savruk ki.
Kalbim,
Öylesine savruk,
Güneşlere, yakan gözlere,
Bir kızıl gölge,
Durur tepesinde,
Kimseye sezdirmeden.
Senin toz dediğin,
Kalbimdir.
Kalbim,
Öylesine savruk ki.
Semaya savurma n'olur,
Asırlar sürüyor,
Tekrar inmesi,
Yeryüzüne.
Kalbimi savurma,
N'olur.
Bir bilsen,
Mevsim farketmiyor,
Acının sürerliliği karşısında,
Zaman farketmiyor.
Her şey gelip yerleşiyor,
İçe, en içe,
Aortun başladığı geçide.
Kalbim,
Öylesine savrulmuş ki,
Top(ar)layamıyorum artık.
Yardım eder misin,
İçinden acıları çekmeye,
Arınmış bir kalbi,
Yerine eşmeye.

4 Aralık 2016 Pazar

Helyum

Hidrojen'e

Dünyadaki en kararlı madde olmasam da,
Kararlıyım bir insanın sahip olabileceğinden,
Daha fazla.
Kararlarımı uygulamakta benzerim,
Hidorjen'den ziyade Helyum'a.
Tüm yapılarım ve elektronlarımla,
Memnunum hayatımdan ve
İhtiyacım yok değişmeye,
Dönüşmeye ve ilave olunmaya.
Ben sürerliliğimi korurum böyle,
Kimse olmadan,
Kimseye muhtaç kalmadan,
Kimseye çeperimde yer açmadan.
Kararlı bileşiklerin başlangıcıyım,
Daha "iki" denildiğinde durağıyım,
Ulaşılmak istenenin.
Ulaşılmak istenenim,
Sadece kendi olarak kalmak isteyen,
Bozulamayan ve kırılamayan.
Atom nedir, gel ve seyret beni,
Karar nedir, sor ve seyret beni,
Bağ nasıl korunur, gör ve anlat beni.
Ben Helyum'um, değil Hidrojen,
Kararlı maddelerin durağı.
Dünyadaki en kararlı madde olmasam da,
Kararlıyım bir insanın sahip olabileceğinden,
Daha fazla.

1 Aralık 2016 Perşembe

Ala Zaman Aralıklarında Bir Gezinti

Saklıyorum ve daha sonra sakladığım yerden memnun kalmayıp,
Daha derinlere gömüyorum ki görünmez olsun bakan gözler için,
Ki görmekle bakmak arasındaki fark sivrildikçe her dâim,
Daha da ulaşılmaz olsun hayata anlam katan bu gizim.
Nasıl ki yuva yapamazsa bir kartal dağdan aşağı yerlere,
Yerleşemezse bir fil kendinden küçük, basık ve kapanık yerlere,
Ben de öyle taşıyorum olduğum her kaptan,
Dizginlenemeyen bir nehir olup akıyorum insanlar arasından.
Ne pişmanlık ne umursama ne de herhangi bir engel,
Hiçbir şey durduramıyor beni bu bilinmez yolda.
Kime saplanıp kalacağımı hissettimse hayal kırıklıklarıyla dolu,
Anlıyorum ki insanoğlu yalnızca acılarla dolu.
Nasıl ki sen gönlü kırıkların içine nüfuz edip yerleşiyorsan,
Ben de öyle durulmak istiyorum en nihayetinde.
-Uca doğru yol aldıkça kendimi merkezde görüyorum.-
Bilmem nedendir, yaklaştığım herkesi uzaklaşmış görüyorum;
Biliyorum ki acım benimdir, kederim, hüznüm.
Biliyorum ki hiçbir şey anlatıldığı gibi geçip gitmiyor iz bırakmadan.
Yorgunum bir cennet artığı olarak bu sürgün durağında,
Bin cinnet geçirmiş kadar yorgun duyumsuyorum zihnimi.
Çevrilmişim ben farkında olmadan en can alıcı oklarla,
Dokunduğu her yerde bir dağlanmaz yara açıyor sözler.
Ağzımdan çıktıkça kusmuğa dönüyor bu sözler,
Artık bitse ömür ve kesilse tüm kelimelerin ardı sonsuza dek,
Bir küvet içinde suya karışan kırmızı damlalar olsa son görüntü,
Bir zaman artığı olarak, ala zaman aralıklarında.