27 Mayıs 2015 Çarşamba

Atlas'ın Ölümü

Kaç dünya var omuzlarında,
Atlas;
Bir insanın kaç dünyası olur?

Sevişir mi savaşla barış;
Ölüm hamile bırakır mı,
Hayatı?

Kök salar mı en derinlere,
Umut denilen,
Canavar?

Cenneti sordular, anlatamadım;
Cehennem dediler,
Dünyayı gösterdim.

Sessiz sinema değil ama
Yine de susuyor insanlığımız,
Yaşam, bir kadehlik pişmanlığımız.

Kulak verin söylediklerime;
Ölen Atlas'tır,
Dünyayı omzularından düşüren.

26 Mayıs 2015 Salı

Mutluluk Bir Beden Büyük Gelir Bana

Mutluluk bir beden büyük gelir bana,
Durmaz üzerimde,
Kayar toprağa doğru ruhumca,
Ölür yaklaştığı her ânda.
Acı, üstüme göre dikilmiş elbisem,
Sarkar boyum boyunca.
Terzimin maharetli elleri,
İğneleri saplar tenime,
Her saplanış ruhumadır.
Mutluluk, bir beden büyük gelir bana,
İğreti durur üzerimde,
İner yokluğa doğru varlığımca,
Silinir yazıldığı her satırda.
Hüsran, kalbim için yontulmuş taş,
Yeni bir umut daha kırar her fırlatılışında.
Hamalın kaldırdığı yük,
Fazla gelir omuzlarına,
Ona taşıtılan yük sevgidir, ağır gelen.
Mutluluk bir beden büyük gelir, bana,
Yakışıkalmaz üzerimde,
Kayar cehenneme doğru cennetimce,
Arafta boğar beni her saniyesince.

XXVI.V.MMXV 01:11

21 Mayıs 2015 Perşembe

Köle Özgür Efendisinden

Özgürlüğe kavuşturan zincirleriyle,
Kendi sıkışmışlığının kapanlarıyla.

Solgun gövdeden çıkan kırık bir dal;
Köle özgür, efendisinden.

Zincirleriyle tutsak yere, sözde köle;
Düşünceleriyle özgür göğe, efendi özne.

Efendisinden özgür köle,
Baltanın yolunu kaybettiği ormanda.

Görülmemiş gecenin içinden gelen,
Savruk dörtnala atlarını koşturan.

Giyinemeyi unutmuş kefenini ölü,
Ardına bile bakmadan giden gömülü.

Nallara karışan hancılar, yerde izi kalan adımlar;
Kaçmaya yeltenmeyen kölelik alâmetleri.

Gönülçelen bir köle efendisini kıskandıran,
Tüm tutsaklıklar insanın içinden semaya yükselen.

17 Mayıs 2015 Pazar

Cennet Dediğimiz Cehennemler

Cehenneme cennet diyenlere,
Bir lanet ufalandı gökten,
Bir tutam,
Bir mavi kavonozun ağzına doğru,
Eriyip giden.
Bana rüyâlar bahşeden hanginizdi?
Unuttum söylemeyi, yitirmeyi;
Cehennemi cennet gösteren hanginizdi?
Bir düşüş ki bu, alışamadığım,
Yoksun bir nehir, sudan,
Öfkeli bir küheylan gibi doludizgin,
İlerliyorum, yol yok, dörtnala,
Yaşıyorum, son yok, biliyorum.
Koşturmayın beni daha fazla,
Konuşturmayın.
Sözlerimde cehennemden başka yok,
Cennet yok.
Cennet yok, diyorum sana,
Cehenneminin alevleri yalıyor yanaklarımı,
Değiyor sıcaklığın bana.
ve cehenneme cennet diyorsunuz,
Şeytanla sevişirken, meleği görürken.
Küflenmiş bedenlerinizde arıyordunuz,
Yeni dirilişleri.
Ölelim artık, kurtulalım,
Bir parça cennet?

14 Mayıs 2015 Perşembe

Yûsuf, Bünyamin, 12 Yıldız ve Ay

Bir kuyudan göğü seyretmek;
Kadehin içindekini değil de,
Yalnızca yansımasındakini görmek;
Uzak iklimlerden gelen sesler,
Yankılanırken.

Önce köle olmak gerek,
Sonra sultan olmak için.
Bilinmeyenler başımda dolanır,
Aklım başka dünyalarda.
Bir rüyâdan bin bir anlamı,
Yalnız ben çıkarabilirim ve kimse,
Bilmez gece motiflerini,
İşlemeyi, aydınlık denen kumaşa.
Ben ki terzilerin en maharetlisiyim,
Sonsuz anlamlar dikerim,
Rüyâlarınıza,
Her biri benim kâbusum olan.
Benim hayatım en kötü rüyâlarıınızdan,
Daha kötüydü; daha gerçek.

Yıldız yağar gökten,
Avuçlarımla toplarım bir bir;
Her biri dünyanın bir başka yerinde,
Bir medeniyettir.

Kaybım beni gölgeler.
Bir hüzün belirip kaybolur,
Sinsi bir gölge.

Kıskançlık, yalnız adı belli,
Kara cüppeli düşman.
Bir kolunda şeytanın kaftanı,
Diğerinde nefsin cüzzamı.
Ki en çok adı var olmayanın,
Bizim yalnızca tiksinilen bedenlerimiz.
İlahî öğüdün içinde,
Kör şeytanlar.