6 Nisan 2020 Pazartesi

Kabuk I

Kendi kabuğuna çekildi ve orada daha önce de sıklıkla bulduğu şeyi buldu: kendini. Ama kendini bu kez daha önce bulduğu kendilerinden farklı buldu. Bu kendide diğer kendilere göre değişen bir şey vardı. Önce eline, yüzüne, bileklerine, dizlerine baktı. Ne yara ne bere, hiçbir şey yoktu. Boyu aynı, kilosu aynı, duruşu aynıydı ama değişen bir şeyler vardı. İnsan kendini nasıl değişmiş bulur, insan kendinin değiştiğinin nasıl ayırdına verir, insan kendisiyle karşılaşınca ne yapar? Durdu ve düşündü. Değişim üzerine. Değişim üzerine yeni bir şeyler okumalıyım, dedi sonra. Belki o zaman bir şeylerin ayırdına varabilirim. Sonra durdu ve düşünmeyi bir yana bırakarak yeniden kendine döndü. Bugün, dedi, kendim olan seni kendimden biraz daha farklı buluyorum, dedi. Bunu der demez ötekinin, yani kendi olan ötekinin, kendinin bakışının yavaşça yerden kalkıp kendisine döndüğünü gördü. Evet, dedi, çok şey değişti zamanla, ben dâhil. Sonra bakışlarını hiç uzaklaştırmadan ekledi: Ben, dedi, uzun zamandır buradayım ve düşünceye dalmıştım. Çünkü bir gün biri bana, çok güzelsin, kıyılamayacak kadar güzel ve beyaz, ama yüzün olgunlaşacak, aşk acısıyla, her şey o gün, değişecek ve sen, daha da güzel olacaksın, dedi. Ben beyaz mıyım veya güzel? Ben olgunlaştım mı yoksa bir şeyler daha mı görünür oldu? Yaşlandım belki de sadece. İçten içe. Sonra durdum ve düşündüm. Karşımda tam olarak ne bulmuştum ve neydi beni değiştiren veya olgunlaştıran? Aşk, yüzümü olgunlaştırdı mı gerçekten de? Sonra kabuğu çekip kopardım ve attım bir köşeye. Yürüdüm. Kendimi geride bıraktım. Kendim giderek karıştı karanlığına belleğin ve ben yürüdüm, her zamanki gibi.

Corona Günlüğü, I.
6-4-2020