18 Eylül 2013 Çarşamba

Yusuf'dan Züleyha'sına I

Züleyha'ya;
Senin olmadığın bu yerlerde sıcak artık içime işledi Züleyha, daha amansız oldu çölleri buraların.
Nil'in suyu çekildi sen yoksun diye, artık bir avuç su içemez oldum.
Dudaklarım çatladı burada, hayır susuzluktan değil, suskunluktan.
Yakında konuşmayı unutacağım Züleyha, dilimi yutacağım ve konuşmayı unutacağım.
Ağzımı açacağım ve hiçbir kelime çıkmayacak benden, ses tellerimi kaybedeceğim.
Sen yokken konuşamıyorum, konuşacak kimseyi görmüyorum, hiç kimseyi görmüyorum, sadece sen olmalısın.
Senin olmadığın her gün bana kuyuda geçirdiğim anları hatırlatıyor oysa, kuyunun dibindeyim.
Kuyunun dibinde bir yerlerde bir parça ışık için bekliyorum, terkedildim, yalnızlığı yaşıyorum.
Şimdi bana ışığı gösteren kimse yok, yukarıdan bana seslenen kimse yok.
Züleyha, sen yokken bu kuyudan çıkış yok, ilelebet hapsoldum, benim ışığım yok.
Mısır çölleri hiç bu kadar kavurmamıştı beni, saraylar zindan olmamaştı böyle.
Her yerde özgürce gezebilirken hiç böyle bir esarete tutulmamıştım, böyle nefessiz kalmamıştım.
O kuyu bile bu kadar havasız değildi, ne yaptında beni böyle soluksuz bıraktın anlamıyorum.
Bugünler büyük bir ceza gibi, yokluğun cezaların en acımasızı, en merhametsizi.
Sen Züleyha, beni bu çölün ortasında bırakıp nasıl gidersin aklım almıyor, bu çöl canavarlarla kaplı.
Bu çölün her yanında beni saran canavarlar var, her biri başka bir koldan saldırıyor.
Gündüz korku saldırıyor, gece yokluğun saldırıyor, başka zaman umut saldırıyor.
Hepsi yaralıyor beni, sözlerin yıkıyor beni içten içe, yakıyor çölün ateşi.
Çölün her yanında sen çıkıyorsun karşıma, gördüğüm serapların hepsinde sen varsın.
Suya değil susayışım, sanadır. Su değildir ileride gördüğüm, senin hayalindir.
Beni buralara getiren sensin işte, senin peşinden geldim bu çöle, sıkıştım kaldım.
İlerliyemiyorum artık, ne yana baksam sen varsın, ben hangi yana gideceğimi bilmiyorum.
Kayboldum senin çölünde, kurtarıcı rehberim olan sen yoksun, ben burada çürümeye mahkumum.
Gölge yok hiç soluklanmam için, su yok hiç kana kana içmem için, hava yok hiç ciğerlerimin içine çekmek için.
Sen yoksun hepsinden fazla, sana doymam için, ruhumun açlığını gidermem için.
Ruhum bu kadar düşmüş, bu kadar sürünürken yerlerde, bedenim farklı değil artık.
Hepsi aynı günlerin, bir torbaya doldurulmuş gibi bütün günler, torbadan ne çıkarsa, yani hepsi aynı.
Sensiz işte bütün günler Züleyha, torbaya sensiz günler doldurulmuş, hergün bir yenisi çıkıyor.
Eskisinden daha beter günler geliyor Züleyha, her gün daha kötüsü.

Sensizliğin kuyusunda, sensizlikle beraberken.
I

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder