17 Eylül 2013 Salı

Cennetten Kovulduğum Gün

Adem'in cennetten kovulduğu gün bugündü işte.
Ve Adem'in soyundan gelenler bugün kovulacaklardı kendi cennetlerinden.
Hissediyorum işte, milyonlarca yıl önce tamda bugündü, akşama henüz vardı.
Bugün yeryüzü ile tanışmıştı Adem, en çokta Havva'sızlıkla tanışmıştı.
Cennet işte bugün kimsesiz kaldı, kimsesini kaybetti, tıpkı Adem gibi.
Kimse ona dönene dek kimsesiz kalacaktı.
Yeni köşkler yapacaktı kendine, geleni karşılamak için.
Kevser suyunu gürleştirecekti Havva, seni karşılamak için.
Tubaa'nın meyveleri daha tatlı olacak.
Hepsi senin için.
Kovulduğumuz cennete girdiğimizde cenneti yaşamamız için.
Sürgün acılarla dolu.
Dünya, cehennemin bir başlangıcı belki de.
Cennete girmek için ödediğimiz bedel bu dünya.
Oysa o kadar uzakta ki cennet, ona doğru uçsam sanki kaçacak gibi geliyor bana.
Cennete doğru bir adım atsam, cennet koşup kaçacak gibi geliyor.
Bunların hepsi sen gittin diye geliyor başıma.
Anla halimi Havva, sen gittin, cennette gidiyor senin peşin sıra.
Bugün kovulduğumuz gün işte.
Bugün yaşandı bütün olanlar, bugün kopar dedin elmayı, elma boğazımda kaldı.
Nefes alamıyorum Havva, boğazımda adem elması var.
Elman var bana sürekli seni hatırlatan.
'Havva Elması' olması gerekirdi bu elmanın adının, bu bedenimde senin bıraktığın iz, senin hatıran.
Her yerimde bıraktığın izler gibi.
Ellerimde sürekli yazdığım adın var, sürekli tazelediğim.
Avuçlarımda senin adın var, kanımda senin kanın var.
Boğazımda senin elman var, her yerimi işgal edişine başka emsal gerekmez.
Adımdan önce andığım bir ismin var, en güzel isimlerden.
Sevdiğim, seveceğim bir varlığın var, düşlediğim.
Benim Havva'm var, herkesten sakladığım, içimde.

17.09.2013 Bir Salı günü, saat henüz öğle 4 üzeri, Adem cennetten çıkarılarak dünyaya indirildi, sürgünü başlamıştı, artık Havva yok idi, elma Adem'in boğazında kalmıştı, yutkunurken beliriyordu en çok, belli ediyordu Havva'sızlığını.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder