13 Eylül 2013 Cuma

Adem'den Havva'sına XIV

Havva'ya;
Sıcak bir günün ardından senin sıcaklığın sarmalıydı beni Havva, sıcaklığına sığınmalıydım.
Bu sıcak günde, senin sıcaklığında kavrulurken yine sen esmeliydin içime, senden gelen rüzgarlar ferahlatmalıydı beni.
Sonra kış kadar soğuk olup dondurmalıydın beni, üşümeliydim yanında, sarılarak ısınmalıydık belki.
Birbirine o kadar karışmış bu mevsimde, yaz da sensin kış da.
Bütün mevsimlerde senin etkin söz konusu, sen nasıl istersen öyle şekillenecek gibi geliyor bana.
Hiç yoksa benim hissettiğim mevsimler sana bağlı, sen nasıl istersen öyle hepsi.
Hem yakıp hem dondurman bundandır, daha öncede söyledim belki, sen ateş ve suyun kendisisin.
Bir içim su idin, yoksun şimdi, belki senin için hiç olmamıştı.
Bedenimi kasıp kavuran gün kadar kasıp kavuruyorsun içimi, en derinlerine kadar.
Boğazımda takılıp kaldın Havva, sesim soluğum çıkmıyor artık, sesimi soluğumu ele geçirdin.
Sesim çıkmıyor artık, ses tellerimi sıkıyor olmalısın, senden başka kimseyle konuşmayayım diye.
Boğazıma yapışmış olmalı ellerin, sen yokken nefes almayayım diye.
Oysa ne konuşacak birisi var, ne nefes almaya gücüm.
Ancak ağaçlarla konuşurum Havva, sensizliği paylaşırım onlarla, seni anlatırım.
Hiç görmeselerde seni tanımış olurlar, seni bilen birileri olmuş olur benden başka.
Geriye kalanlar benle gidecekler, geldiğimiz gibi gideceğiz, bütün sırları içimizde götüreceğiz beraber.
Bilinenlerin tamamının bilinmeyen bir yüzü var oysa, herkesten uzakta bir sen varsın benim için.
Bir sen var oldu bende, senin kadar güzel, senin kadar yakın bana, senden başka.
Adem'in zihni hiç bilmediği kadar geniş Havva, senin her zerreni hatırlayacak kadar geniş.
Havva ismi fısıldandığında kulağına, seni bütün hücrelerinle düşünecek kadar gerçekçi.
Ses tonunu duyumsayacak, gözlerinin parıltısını yakalayacak kadar inançlı.
Oysa o kadar kayıp ki günler, zihin bir gün kararırsa ne yaparım bilmem, bilemem Havva.
Körelir mi acaba insan zaman ilerledikçe, gözleri görmez, kulakları duymaz, kalbi başkasını sevmez olur mu acaba.
Aklı başka bir kişiyi düşünemez, yüzü başka bir yüzü görmek istemez olur mu acaba insan.
Tüm bunlar için zamanın ilerlemesi gerekmez bazen, hepsini yaşar insan, yaşatırlar.
Ölü vakitler başka ölü vakitleri doğurur, ben tüm bu ölü vakitlerde ölürüm, ölümle koyun koyuna yatarım, ölüme kavuşmayı bekler, sürgünün başka evresine geçerim.

Yüzünü bir ben görüyorum içimde hapsetmişken, cimriyim, seni benden başkasına göstermem.
XIV

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder