21 Mayıs 2013 Salı

Sen Uyanmadan

Belki yarın soğukta uyanmanın bir anlamı olur, sana çay pişirmek gibi. Ayaklarımın ucuna basarak yürürüm yataktan kalkınca. Tahtalar gıcırdar. Hayır, zamanla öğrenirim hangi tahtaların ses vermediğini. Sonra ne yaparım? Uyanmadı, çayın hazırlandığından haberi yok diye sevinirim. Bütün hayatımı, en ince ayrıntılarına kadar düşünerek hesapladığım iyiliklerin hayaliyle geçirdim albayım. Artık ne olacaksa olsun istiyorum...

Oğuz Atay, Tehlikeli Oyunlar


Sen uyanmadan hazırlamalıyım her şeyi.
Senden önce donatılmış olmalı her yer.
Sen bir kış gecesi uyuduğunda.
Sabah uyandığında baharı bulmalısın karşında.
Sen yatarken geceyle.
Uyandığında seni gün karşılamalı.
Ay'la vedalaşırken güneşle selamlaşmalısın.
Sen uyanana kadar her şeyin düzenini değiştirmeliyim.
Her şeyi sana göre ayarlamalıyım.
Bitirmeliyim bütün işleri.
Sen uyandığında mutluluğu kucaklamalısın.
Bende seni.
Sabah kalktığında karşında kocaman bir sofra bulmalısın.
Önünde yeşil bir deniz olmalı.
Yemyeşil bir gökyüzü olmalı tepemizde.
Büyükçe bir balkondan seyretmeliyiz.
Yeryüzü uzanmalı ayaklarımızın dibinde.
Gökyüzüne değmeli başımız.
O zaman ereceğiz ufka.
Ve kucaklayacağız sonsuzluğu.
O zaman hissedeceğiz bütün ruhumuzla gerçeği.
Her şeyi öyle hesaplamalıyım önce ben.
Ki her şey harika olsun.
Parmak uçlarında yürürüm senin için.
Bulutlara dokunarak yürürüm.
Seni uyurken seyrederim en çok.
Uzunca, hiç duraksamadan, hiç uyumadan.
Sonra doğrularak ilerlerim.
Harika bir çay demlerim senin için.
Yüreğimden süzer, öyle veririm.*
Tavşan kanından değil benim kanımdan olur.
Sen uyanmadan her şey hazır olmalı.
Seni sonsuzluk kucaklamalı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder