Utanç içinde
İnsan artığından savaşlar
yapıldı kuru ot yığınları
üzerinde, ruh artığından
bedenler dikildi, yaslı ka-
dın çadırlarında, hiç kim-
se duymadı, ne seni ne de
beni, bizi kimse duymadı,
içinde olduğumuz savaşı
da.
Şimdi utanç içindeyim,
boynumda gördüğün ger-
danlık değil kanlı bir e-
lin izi, mührünü vuran
en görünür yerime.
Tunca değsin elim hiç
durmadan, susunca iyi-
leşmez acılar, kurutun-
ca tadını kaybeder mey-
veler, her şey yaşarken
güzel.
Bir çan kırıldı minareler
gölgesinde, çığlıkların
dili yoktu, dini, her şey
bugün gibi diri, sözler
birer yanılsama, benzer-
likler gibi.
Avut kendini eğer başara-
bilirsen, ki mümkün değil
artık yaşamak acı çekmek-
ten, rahipleri terk et, keşiş-
leri, hocaları, ben içinde-
yim, yalnız beni hisset, ben
yeterim sana.
Utancımı hissetmez oldu bu
çağ, insanlar; birer duvara dön-
dü duyarlı denilmiş ne varsa,
ağaç köklerine karışmak ister-
dim, tüm görünürlüğümden
kurtulmak, bir ağacın yalnızca
rüzgâr esince dinlenen sesine
karışmak isterdim.
Ne istedimse kaybettim herkes
gibi, herkes benzeri birbirinin,
kaybettim herkes gibi, dil'e ge-
tirdim, dile getiremedim.
Tunçtan bir sancı göğsümde do-
lanır da durur, kanlı çınlamaları
işittirir, bana ne olduysa bugün,
utanç yaptı, utanç yaptı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder