8 Temmuz 2017 Cumartesi

Hasan Ali Toptaş, “Yeryüzünde Bir Kerem” Metninin İncelenmesi

Hasan Ali Toptaş’ın “Yeryüzünde Bir Kerem” adlı metni Bir Gülüşün Kimliği kitabında ilk olarak 1987’de yayımlanmıştır.
Metinde matbaada çalışan bir işçinin para alamayıp düştüğü sıkıntılar anlatılmaktadır. İşçi, evine para götüremediği için günlerdir açtır. Matbaadaki ustası olan İlyas Usta ne zaman para istese ona olmadığını söyleyip geçiştirmektedir. Günlerdir aç olan anlatıcı karakter bir gün avukatın birinin siparişi olan kartvizitleri götürmek için yola düşer. Yolda kendi kendine konuşan insanlar görüp onlara dikkat eder ve insanların çıldırdığını düşünür. Köftecilerin olduğu bir yerden geçerken eğer avukattan para alırsa ne olursa olsun kendine kocaman bir ekmek köfte alıp karnını iyice doyuracağını söyler. Caddeden karşıya geçerken bir araba az daha ona çarpacaktır ama o yoluna devam eder. Biraz ileride Çaycı Ali’yi görür ve onunla konuşur. Çaycı Ali ona daha dikkatli olmasını, kendi kendine konuşmamasını ve herkesin ona bakıp güldüğünü, delirdiğini düşündüğünü söyler. Metin, bu noktada sonlanır.
“Yeryüzünde Bir Kerem” metnine Gerard Genette’in Anlatının Söylemi kitabında açıkladığı metotlarla bakıldığında çeşitli sonuçlara erişmek mümkündür. Birçok açıdan önemli ipuçları bulunmaktadır.
İlk olarak anlatıcıya bakıldığında “Yeryüzünde Bir Kerem” metninin anlatıcısının aynı zamanda ana karakter olduğu gözükmektedir. Anlatıcı, bir karakter olarak bizzat metnin içinde bulunmaktadır.       Bu, metin boyunca rahatlıkla anlaşılmaktadır. Cümle yapısı da bunu destekler niteliktedir. Birçok örnek verilebilmektedir:
“Sabahtan beri karım vardı içimde.”[1]
“O gün para isteyemedim Usta’dan.”[2]
“Kucağımdaki kartvizit poşetini gösterdim.”[3]
“Eski sinemanın önüne gelmiştim.”[4]
Verilen örneklerde de görüldüğü üzere anlatıcının konumu açıktır.
Metinde dolaysız söylem kullanılmıştır. Az önceki örneklerle beraber bu, metin boyunca devam etmiştir. Anlatıcı konumundaki ana karakter başından geçenleri olaya herhangi biri müdahil olmadan kendisi anlatmaktadır. Yaşananları ilk ağızdan paylaşmaktadır.
Olayların yaşandığı zaman anlatımı söz konusudur. Anlatıcı, üzerinden belli bir süre geçtikten sonra anlatır ancak geçen süre fazla değildir, bu onun ifade biçiminden anlaşılmaktadır. Cümle yapısı da bunu destekler niteliktedir:
“Avukat Cezmi Bey’in bürosuna yaklaşmıştım.”[5]
“Durdum birden.”[6]
“Caddedeki kalabalığın içine bıraktım kendimi.”[7]
Cümle yapılarında kullanılan görülen geçmiş zaman ağırlık kazanmaktadır. Başka bir zaman kipi söz konusu değildir. Anlatıcının bu açıdan bilinçli bir tutum sergilediği gözükmektedir.
Anlatıcı, yollarda yürürken başını hiç kaldırmadığını, oysa bu yürüyüşten pekala zevk almanın mümkün olduğunu söyler. Daha önce de yürümeyi ne çok sevdiğini hatırlar ve bu durumu “özet”ler. Metinde bu bölümde özet kullanıldığı gözükmektedir:
“Güneşi özlemiş, ekmeği özlemiş, çayın bardaktaki duruşunu, çocukların kıkır kıkır gülüşünü, dalların yeşillenişini özlemiştim.”[8]
Aynı zamanda matbaada çalışırken kaybettiği şeyleri de bu bölümde özetlemiştir.
Metinde yer yer “ara”lardan da yararlanılır. Bu “ara”lar genellikle betimleme yapılırken kullanılmaktadır. Anlatıcı, bu sırada anlatıyı kesip çevresi hakkında bilgi vermektedir. Yer yer düşüncelerini paylaşırken de anlatıyı bölmekte ve böylelikle yine arayı kullanmaktadır.
“Peki şimdi neden başımı eğere yürüyordum yine?”[9]
“Dudakları duaya durmuş gibi kıpır kıpırdı.”[10]
“Karşımda İlyas Usta’nın gözleri duruyordu.”[11]
Metinde anlatıcının karısı başlarda gözüküp ardından ortadan kaybolmuş ve bir daha söz konusu edilmemiştir. Bunun bir “eksilti” olduğu söylenebilmektedir. Onun daha sonra ne yaptığı ve ne yapacağı düşünüşmez. Aynı şey İlyas Usta için de düşünülebilmektedir.
Hasan Ali Toptaş’ın “Yeryüzünde Bir Kerem” isimli metninin Gerard Genette’in Anlatının Söylemi’ne göre öne çıkan unsurları bunlar olarak gözükmektedir.



[1] Hasan Ali Toptaş, Geçmiş Şimdi Gelecek, Everest Yayınları, İstanbul 2016, syf: 49.
[2] A.g.e. syf: 49.
[3] A.g.e. syf: 51.
[4] A.g.e. syf: 50.
[5] A.g.e. syf: 51.
[6] A.g.e. syf: 50.
[7] A.g.e. syf: 49.
[8] A.g.e. syf: 50.
[9] A.g.e. syf: 50.
[10] A.g.e. syf: 51.
[11] A.g.e. syf: 51

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder