7 Temmuz 2017 Cuma

Hasan Ali Toptaş, “Ah Minik Kuşum” Metninin İncelenmesi

Hasan Ali Toptaş’ın “Ah Minik Kuşum” adlı metni Bir Gülüşün Kimliği kitabında yer almaktadır. Eser, ilk kez 1987’de yayımlanmıştır.
Metinde temel olarak evlendikten sonra yaşadıklarını arkadaşı Meltem’e mektup şeklinde yazan anlatıcının yaşadıkları söz konusudur. Anlatıcı, Hakan isimli biriyle evlendiğini, bir oğlu olduğunu anlatır. Tiyatrocuyken eşinin isteği üzerine işinden ve kariyerinden nasıl vazgeçtiğini paylaşır. Eşi Hakan’ın zamanla nasıl değiştiğini, evlenmeden önce çok nazik, ilgili, anlayışlı biriyken zamanla kaba, göbekli, kendinden başka kimseyi düşünmez biri olduğunu söyler. Bu değişimi anlatırken çok pişman olduğunu, hayatını tüm bunlar için harcadığını fark eder. Üst katlarında oturan Göksen isimli konservatuar öğrencisinin onun ilgisini çektiği anlaşılır. Onun adım atışlarını bile takip ettiği gözükür.Metin, tüm bunların paylaşımıyla biter.
Gerard Genette’in Anlatının Söylemi isimli eserinde açıkladığı yöntemlerle bu metne yaklaşıldığında belirli açılardan yapısını incelemek mümkündür. Bu yazı boyunca metot olarak bu yöntemler kullanılacak ve metnin yapısal unsurları tespit edilmeye çalışılacaktır.
İlk olarak söyleme bakıldığında dolaysız söylemin öne çıktığı anlaşılmaktadır. Olaylar ilk elden, yaşayan kişi tarafından aktarılmaktadır. Anlatıcının adı bilinmese dahi kimliğini ortaya çıkaran ipuçları mevcuttur. Tiyatrocu olduğu, işini ve kariyerini kocasının isteği üzerine bıraktığı, evli ve bir çocuk sahibi olduğu, yaşadığı hayattan memnun olmadığı anlaşılmaktadır. Anlatıcı, araya herhangi birini sokmadan söyleyeceklerini belirtir. Zaten metnin bir mektup şeklinde kaleme alınmış olması da bu anlayışa paralel olarak belirtilmelidir. Dolayısıyla tüm bunlar metin boyunca anlatıcının dolaysız söylemi kullandığı, araya herhangi bir aracı sokmadan yaşananları paylaştığını kanıtlamaktadır.
Olayların yaşandığı ve anlatıldığı zamana bakıldığında da çeşitli sonuçlar çıkmaktadır. İki tür zaman söz konusudur. İlk olarak olayların kaleme alındığı ân ve yaşandığı geçmişteki süreç. Anlatıcı kadın bu iki zamanı cümle yapısıyla aslında ortaya koymaktadır. Şimdiki zamanla kurduğu cümleler o ânı, geçmiş zamanla kurduğu cümleler geçmişte yaşananları aktarmaktadır. Bu aktarımı cümle yapılarından fark edilebilmektedir:
“Doğrusu, bunca zaman sonra sana yazmak korkutuyor beni.”[1]
“Bir dakika Meltemciğim. Mektubuma biraz ara vereceğim. Ayak sesleri geliyor merdivenlerden.”[2]
“Yanlış tuşa basmaktan korkarak, ayaklarıyla kocaman bir piyanoyu çalışı yok mu, bayılıyorum!”[3]
Yukarıda verilen cümleler anlatının şimdiye taşındığı ve mektubun yazıldığı ânda yaşananları göstermektedir. İlk zamanın bu olduğu söylenebilmektedir.
İkinci olarak geçmişte yaşananların anlatıldığı bir zaman söz konusudur. Burada anlatıcının görülen geçmiş zamanlı cümle yapısını kullandığı tespit edilmiştir. Bu, şimdiki zamana göre çok daha geniş bir biçimde kullanılmıştır:
“O güzelim öğrenciliğimizin üzerinden kaç yıl geçti, beş mi?”[4]
“Daha sonra Meltemciğim, Hakan büsbütün değişti. İnceliği, sevecenliği kalmadı. Ah, ne kadar yanılmışım ben…”[5]
“Şişman bir ev erkeği, göbekli bir işadamı oldu.”[6]
“Bu tartışmalarla geçen zamanıma hep yandım Meltem, hem yandım. Sonra, … yine yandım.”[7]
Metin boyunca anlatıcı kocasını tanıttığı ve kendi gençliğini ve kariyerini bıraktığı zamanı özetler. Bu iki durumda “özet” söz konusu edilmiştir.
“Okuldan sonra, iki yıl tiyatroyla ilgilendiğimi duymuşsundur.”[8] Anlatıcı buranda sonra kendi yaşadıklarını kısaca paylaşır.
“Hakan bir şirkette çalışıyormuş. Boyu ne uzun, ne kısa. Ama, ölçülü inceliği, ‘Ben buradayım,’ diyen yansımalarıyla…”[9] Anlatıcı bu kısımda kocası Hakan’ı anlatmaktadır.
Anlatıcı, metinde yer yer “ara” vererek o ânki duygularını paylaşmaktadır. Bu aralarda genel olarak hisleri öne çıkmaktadır.
“Ah, hayatım, ömrümün en büyük yanlışıyla evleniyor olduğumu nereden bilecektim ki!”[10]
“Ah, bu mektuplar yok mu, bu mektuplar!”[11]
“Ah, Meltemciğim, ah minik kuşum…”[12]
“Ah minik kuşum, dünyamdaki bütün renklere kir, bütün seslere parazit düşürdü bu Hakan!”[13]
“Ah, güzelim, görmelisin…”[14]
“Ara” kullanılırken anlatıcının kullandığı cümle yapısı yukarıdaki cümlelerde gözüktüğü gibi belli bir şema içermektedir. Bu da anlatıcının bilinçli bir tutum sergilediğini ve belli bir cümle yapısını takip ettiğini göstermektedir.
Anlatıcı, yer yer “yineleme”den de faydalanmaktadır. Özellikle Meltem’e seslenişleri ve “ah minik kuşum” ifadesi yinelenen ifadelerdir. 
“Ah, minik kuşum…”[15]
“Ah, Meltemciğim, minik kuşum…”[16]
“Ah, minik kuşum…”[17]
Aynı şekilde “ah” ifadesi de yinelenen ifadelerdendir.
Metin boyunca anlatıcının Meltem’le dostluğu ve arkadaşlıklarının kopuşu gibi durumlar atlanmıştır. Bu, bir “eksilti” olarak kullanılmıştır. Anlatıcı bazı hadiseleri geçerek yarım bırakmıştır.
Hasan Ali Toptaş’ın “Ah Minik Kuşum” adlı metnine yapısal açıdan bakıldığında bu tür sonuçlar elde edilmiştir.



[1] Hasan Ali Toptaş, Geçmiş Şimdi Gelecek, Everest Yayınları, İstanbul 2016, syf: 52.
[2] A.g.e. syf: 56.
[3] A.g.e. syf: 56.
[4] A.g.e. syf: 52.
[5] A.g.e. syf: 53.
[6] A.g.e. syf: 54.
[7] A.g.e. syf: 55.
[8] A.g.e. syf: 52.
[9] A.g.e. syf: 53.
[10] A.g.e. syf: 53.
[11] A.g.e. syf: 52.
[12] A.g.e. syf: 53.
[13] A.g.e. syf: 55.
[14] A.g.e. syf: 56.
[15] A.g.e. syf: 52.
[16] A.g.e. syf: 54.
[17] A.g.e. syf: 55

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder