Uzun uykuların içinde uzun rüyâlar görüyorum bir süredir. Kalabalık rüyâlar. Kimden kaçıyorsam hayatımda, ona yakalanıyorum zihnimde. Neyse ki perde kalkıyor da kurtuluyorum kaçtıklarımdan. Rüyâlar neyse de bir de perdelerin kalkmadığı zamanlar var insanın hayatında, işte kaçılamayan o zamanların felaketi yakıyor beni çoğu zaman.
Eski bir Yunan trajedisine karışsam diyorum, tam da şimdi, Zeus olsam, Ares olsam, Poseidon olsam, belki de Herakles. Sıyrılsam bu fani hayattan en azından bir oyunla da olsa. Trajediyi insan bedenine artık sığamadığımız için icat ettik, şimdi dramla tekrar geri döndük etimize. Trajedinin drama giden yolu, bizim de yere hapsedilişimizdi aslında, maddeye daha çok saplandığımız.
Eski bir Yunan trajedisine karışsam diyorum, tam da şimdi, Zeus olsam, Ares olsam, Poseidon olsam, belki de Herakles. Sıyrılsam bu fani hayattan en azından bir oyunla da olsa. Trajediyi insan bedenine artık sığamadığımız için icat ettik, şimdi dramla tekrar geri döndük etimize. Trajedinin drama giden yolu, bizim de yere hapsedilişimizdi aslında, maddeye daha çok saplandığımız.
En çok üşüdüğümde uykuya dalarkenki hâlimi benimsiyorum. Soğuğun içime yayılışını hissetmek ve bu ağırlığın içinde hücrelerimi duyumsamak bana hayatta olduğumu anlatan sessiz ânlardan. Soğuk, bir sevgilinin hassaslığıyla ve farklı bir sıcaklığın çekimiyle girer koynuna insanın. Soğuğun sarışı. Her şey yavaş olacak ve kendisini hissettirecek. Sonra uyku. Yavaş olanın hoşnutluğu.
Sonra rüyâ. Uzun ve kalabalık. Kimi zaman odadan odaya atlayan kimi zaman uçsuz sokakları kaplayan. Her zaman dünyada geçen ve gerçeküstücülüğünü normalleştiren. Anormal olanın normal olana evrilişi.
Soğuk düşlerle çevrelenmiş bir yolun tam ortasından yürüyorum üzerime gelen kâbusları görerek.
Soğuk düş nöbetleri bekler beni. Gün gece farketmez. İnsan bir kez uykuya saplandı mı bir daha ondan kurtuluşu mümkün değildir. Oysa ben sıyrılmak istiyorum tüm uykulardan. Zamanımın onunla hem-hâl olmasından kaçıyorum. Uykulardan, daha ziyade rüyâlardan kaçıyorum. Uzun sürecek uyku öncesinde yaşamak istiyorum bolca, mümkünse eğer.
Bir düş daha görüyorum şimdi uyanık hâlde. Seslensem kimse cevap vermeyecek. Bunu bilerek yaşıyorum. Ölsem, çok uzun sürmeyecek. Yaşasam, çok da etkileyemeyecek. Bunun farkında olarak ve bir düş görür gibi yaşıyorum, hâlâ.
Şimdi saat iki. Murathan Mungan'ın bir oyunu için ödev hazırlamaya başladım, beş sayfa yazdım. Oyun hakkında düşündüm. Zihnime bir şeyler takıldı. Gidip yatacağım beni neyin beklediğini bilmeyerek. Rüyâlarıma karışacağım, rüyâda beni bekleyenlere. Dünyadan sıyrılacağım, tenimi arkada bırakarak. Ya uyanamazsam? Hiç o kadar mutlu etmez dünya kimseyi. Uyanacağım. Her şey aynen devam edecek. Soğuk düş nöbetleri sürecek. İnsan, kendini silecek.
Soğuk düşlerle çevrelenmiş bir yolun tam ortasından yürüyorum üzerime gelen kâbusları görerek.
Soğuk düş nöbetleri bekler beni. Gün gece farketmez. İnsan bir kez uykuya saplandı mı bir daha ondan kurtuluşu mümkün değildir. Oysa ben sıyrılmak istiyorum tüm uykulardan. Zamanımın onunla hem-hâl olmasından kaçıyorum. Uykulardan, daha ziyade rüyâlardan kaçıyorum. Uzun sürecek uyku öncesinde yaşamak istiyorum bolca, mümkünse eğer.
Bir düş daha görüyorum şimdi uyanık hâlde. Seslensem kimse cevap vermeyecek. Bunu bilerek yaşıyorum. Ölsem, çok uzun sürmeyecek. Yaşasam, çok da etkileyemeyecek. Bunun farkında olarak ve bir düş görür gibi yaşıyorum, hâlâ.
Şimdi saat iki. Murathan Mungan'ın bir oyunu için ödev hazırlamaya başladım, beş sayfa yazdım. Oyun hakkında düşündüm. Zihnime bir şeyler takıldı. Gidip yatacağım beni neyin beklediğini bilmeyerek. Rüyâlarıma karışacağım, rüyâda beni bekleyenlere. Dünyadan sıyrılacağım, tenimi arkada bırakarak. Ya uyanamazsam? Hiç o kadar mutlu etmez dünya kimseyi. Uyanacağım. Her şey aynen devam edecek. Soğuk düş nöbetleri sürecek. İnsan, kendini silecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder