21 Mart 2016 Pazartesi

Bombalar Yağarken Âşk

Önceden beni sevdiğin zamanlar vardı. Önceden adı "zaman" olan bir şey vardı. Ne kadar önceydi bilmiyorum ama inandığım bir "zaman" vardı. Şimdi, içinde olduğum bu yüzyılın tam orta yerinde, şâhit olduğum ne varsa hepsi bir yıkımdan ibaret. Çoğu zaman bir yıkımdan ibaret, aldanmalardan. Yaşadığım şehre bomba yağıyor. Yaşadığım kıtaya bomba yağıyor. Yaşadığım dünyaya bomba yağıyor ve başka bir yerde hayat yok. Hayat, dünyaya sıkışıp kalmışken ben ondan kurtulmaya çalışıyorum. Önceden beni sevdiğin zamanlar vardı ve şimdi de o zamanın içinde olsaydım sesini duyardım, biliyorum. Bir ses, dikkatli ol, derdi, bir ses, korkuyu paylaşırdı, kaybolmaktan değil kaybetmekten korkan bir ses olurdu. Sesleri yitirdim. Bombaların gürültüsündendir belki sesini duymayışım. Bombalar yağan bu şehirde hâlâ seni severken bir yanım sürekli senin korkunu taşımakta. Sesim kayıp, yitik, çıkmaz. Çıkmaz sokaklarda hep bir tehlike tarafından kapana kısılmış hissediyorum kendimi. Şehre yağan bombalar ürkütürse seni bana sığın, demek isterdim sana, sesim çıksaydı. Sesimin çık(a)madığı zamanlardayım. Yitirilen sesler ne zaman bulunacak tekrardan? Söyle bana, kaybettiklerimi kim kazandıracak bana? Bu şehr-i İstanbul'da nerede olursam olayım her ân büyük bir tehlikeyle karşı karşıyayım, karşıyayız. Kaç parça olursam olayım her uzvum seni zikredecek. Yeryüzündeki her nesnenin, canlının, varlığın kendi lisanıyla Allah'ı zikrettiği söylenir. İşte ben de tam bu noktada zikredilenlere seni ekliyorum, her uzvuma seni öğretiyorum âşkın sarhoşluğuyla. Bombalar yağıyor şehrime. Korkum, kendime değil. Kendime dâir bir korkum kalmadı. Korkum sana dâir, ki bu daha ağır evvelkinden. Nasıl bir savaşın içindeyiz bilmiyorum. Haberleri artık daha az izliyorum, gazetelere bakmıyorum, herhangi bir işle meşgul değilim. Zamanım kendi kendini ve kendimi tüketerek geçiyor. Geniş zamandan şimdiye, sonrasında geçmişe geçiyorum ve en sonunda gelecek zaman kipinin vaat etmediği kırıklıklarda yok oluyorum. Tüm zamanlar karşı bana. Önceden beni sevdiğine inandığım zamanlar vardı oysa, o zamanlarda yaşamak isterdim. Ne zaman geri geliyor ne sen. Yitik cennet fikri. Üstüme bomba yağarken ve hâlâ tek parçayken bedenim, hâlâ beni sevmeni isterdim. İnsanın hayatta çoğu arzusunun gerçekleşmeyeceğini bilerek diliyorum tüm bunları. Bu şehirde yaşamak ne kadar zor, bu meçhul, çünkü içinde yine de yaşam denen şeyi barındırıyor hayat kadar, her şehir kadar, üstelik bilmiyorum ama belki seni de barındırıyordur. Bilememenin bilinci. Her gün sokaklarında kilometrelerce yürüdüğüm bu şehir(im), hayatıma olduğu kadar ölümüme de şehadet ederse bir gün, o zaman ne olacak bilmiyorum. Üstümüze bombalar yağıyor ve ben yine seni sevmekle meşgul, senli zamanların kokusuyla vakit geçirmekteyim. Önceden beni sevdiğin zamanlar vardı, her tehlikede sesime sarılan, sarınan ve sürekli beni yoklayan. Şimdiyse büyük bir boşluk. İşte böyle, bombalar yağarken âşk, içimde sen, içinde yokluk.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder