23 Ekim 2012 Salı

Şeytana Satırlar

İçimizdeki Şeytan'a satırlar.

"İsteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum, müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki neşeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması... İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu... İçimizdeki şeytan yok... İçimizdeki aciz var... Tembellik var... İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var..." 
[Sabahattin Ali - İçimizdeki Şeytan]

Ş eytan kuşatmış içinde olduğum evi,
E ritmiş bütün hassasiyet noktalarımı,
Y arınlara bağlı kalmış bütün umutlar,
T ohumları çimlenmeyi becerememiş.
A slı olmayan iftiralarla saldırmış önündekine,
N asıl, neden, nerde diye düşünülmemiş.
A cımasızca yargılanmış.

S atırlarla bütün kemikleri parçalanmış,
A ntihümanistçe duygularla işlenmiş zihinler,
T iranları titreten sesler yankılanmış,
I rakta* olanlar dibimizde bitivermiş.
R adyum kadar sonu yok sanılmış bedenler.
L al olmuş çevirmiş dünyamızı,
A ay olmuş aydınlatmış simsiyah gecemizi,
R aks edip kesmiş son nefesimizi.

*('Gözden ırak olan gönüldende ırak olur.' deyimine gönderme.)
Amaçsızca bir şiir denemesi.


Hoşgeldin, çalmadan gir içeri.
Sen geldin, tanıdım gözlerini.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder