24 Ekim 2012 Çarşamba

Kırık Düşler Bulvarı

Kimsenin olmadığı geç bir saatte geçmekte olduğumuz uzun bir yoldu.
Sonu görünmeyecek kadar uzun, karanlık ve bittabii sessiz.
Rüzgar fısıldar gibi bir şeyler söylemekteydi.
Gecenin karanlığı ruhumuza saldırmakta ve kendine doğru çekmekte oldukça kararlıydı.
Attığımız her adım aydınlığa doğru bir kaçış gibi.
Ayakuçlarımızı aydınlatan lambalar yol gösteriyordu biz yolunu bilmeyenlere.
Işığın götürdüğü yere doğru gidiyorduk bilincimizi kaybederek.
Hayâllerimizde yürüdüğümüz bulvar kadar sessizdi.
Sadece kurduğumuz ancak inşaası için hiçbir şey yapmadığımız şeyler kaabilindeydi.
İnsanoğlu durup hiç düşünmez mi?
Düşlerini gerçekleştirmek kendi ellerindeyken üstelik.
Henüz vakit varken yapılması gereken çok şey var.
Düşlerimizi paramparça etmek için henüz erken.
Tutunmak için daha var, var olmasına ama tutunmaya çalışanlar için.
Kırış Düşler Bulvarı uzayıp gidiyor; uzun, karanlık ve bittabii sessiz hat boyunca.
Sınırı olmayan bir yol aslında bu.
Hattı geçmek çok kolay, geri dönmeside kolay olduğu gibi.
Kırıl Düşler Bulvarı'ndan sıyralalım artık.

Yalnız bir yolda yürüyorum.
Bildiğim tek yolu.
Nereye gider bilmiyorum.
Ama benim evim olmuş ve yürüyorum yalnız başıma.
Bu boş sokakta yürüyorum.
Kırık Düşler Bulvarı'nda.
Şehrin uyuduğu yerde.
Yürüyorum yalnız başıma.
Bir gölgem var yanımda yürüyen,
Sığ kalbim var, tek çarpan.
Bazen birileri beni bulsun istiyorum,
O zamana kadar yalnız başıma yürüyeceğim.
Yürüyorum hat boyunca,
Tam sınıra.
Uçurumun kenarında ve yürüdüğüm yerde yalnız başıma.
Satır aralarını okuyorum.
Ne halt yedi ve her şey yolunda,
Hayati verilerimi kontrol ediyorum ki,
Aklımın bir yerinde bölüyor beni o.
Bir ben varım ve yürüyorum yalnız başıma.
Bileyim hala ayaktayım ve yürüyorum yalnız başıma.
Yürüyorum yalnız başıma.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder