1 Ocak 2015 Perşembe

Penceresiz Kafes

Tüm kapılar kapalıysa onları açacak bir anahtarı nereden bulacağımı bilmiyorum. Aslına bakılırsa benim kapılarım da yok, her tarafım duvar. Bir duvarın ne anlama geldiğini bilir misin? Penceresi dahi olmayan bir kafeste nefessiz yaşamaya çalışmak.
Evler inşa ettik, sonra köyler, şehirler kurduk. Soluk almayı unuttuğumuzda pencereler koyduk, girmek için kapılar yaptık. Yalnızca içlerine hayatı koymayı unuttuk, sonunda elimizde kalan kafesler. İşte, medeniyet bir büyük kafes, içinde tutsak olduğum. İşte, tabiat bir koca kafes, içinde tutsak olduğum. Artık ne şehir ne de orman, ne medeniyet ne de tabiat, hiçbiri bana 'ben'liğimi hissettirmiyorsa ne yapmalıyım, gidecek bir yerim yoksa nereye sığınmalıyım?
XXI.yüzyılda yaşamanın en can alıcı noktası ilkten giderek daha da uzaklaşmamız bence, bir insan doğumdan ne kadar uzaklaşırsa o kadar yokluğa yaklaşır. Bir yerde durmayı bilmiyorum, nefes almayı öğrenemedim, yüzmek benim olduğum coğrafyada yoktu ve hayat, kim bilir ne zaman çekilip alınmıştı benden. Ben bu yüzyılın içinde sıyrıldığım evimde yalnızca sonu beklerim, başlangıca ulaşamayacaksam eğer. 
Zaman benim sözümü dinlemiyorsa ve mekâna da hükmedemiyorsam, kendimden bir şeyi buraya verip o ânı donduramıyor, yönetemiyor, sahiplenemiyorsam geriye bir tek çekip gitmek kalır. İnsan, ait olmadığı bir yerde ve zamanda nasıl yaşar? Yaşanmaz elbet, yaşanmaz, yalnızca orada bulunulur. Ben, hiçbir zaman bana ait bir yer ve zaman olmadığını biliyorum ve ekliyorum, benim hayatım yalnızca mekânsızlık, zamansızlık, yapısızlık, inşasızlık, yaşamsızlık ve doğumsuzlukla örülü. Bazı hayatlar yalnızca küf kokar, ölümden gelen, bazılarıysa amber kokar, çalınmış kokularla örgülüdür.
Penceremin olmadığı bu kafeste yaşarken görebildiğim bir şey de yok, öyleyse bir âmâdan farkım nedir? Yok. Sesler duvarlarımdan geçip kulağıma ulaşamıyor. Öyleyse bir sağırdan beni ayıran nedir? Yok. Söylediklerim çeperimde yankılanıp yankılanıp duruyor. Öyleyse bir dilsizden farkım ne? Var. Ben gene de bir şeyler söyledim.
Ne olursa olsun, bir şeyler söylediysem bunlar kafesimin olmayan pencerelerinden geçip de insanların kulak yerine iki delik olan başlarına ulaşmış mıdır?
Ben kör, sağır, dilsiz de yaşarım, yaşamadığımı kabul ettiğimden.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder