23 Kasım 2013 Cumartesi

Letologika

‎- Elimde olmayan şeyler var, Olric.
-Nedir efendimiz?
-Elleri Olric, elleri.
Oğuz Atay

       Yeni düşünceleri düşünmeye çalışırken kelimeler gidip geliyor sürekli. Kelimelerden büyük bir denizin içindeyim. Deniz beni sürekli bir yana sürüklüyor. Akıntılar çok güçlü, ben kelimelerin arasında boğuluyorum. Kelimeler çok güçlü, başa çıkamıyorum.
       Kelimeler ömür boyu sürüyor, yüzyıllardır sürüyor. İnsan var olduğundan beri kelimelerle iç içe. Oysa benim vaktim kısa, ömrüm kısa, varlığım kısa. Kelimeler uzayıp gidiyor, asırlara sığmıyor, binlerce yıl öteden gelip binlerce yıl öteye gidiyor. Ne başladığı yeri görüyorum ne bitebileceği yeri kestirebiliyorum. Kelimeler ömür boyu. İnsan var olduğundan beri var, daha öncesini aklım almıyor.
       Herkes konuşuyor kendi kelimeleriyle. Kelimeler süsünü varlığı kadar söyleyeninden alıyor. Kimin söylediği önüne geçiyor bazen ne söylediğinin.
       Kelimeler keskin bir bıçak. Eğer onu doğru bir şekilde tutamazsan keser elini. Kan akıtır hiç korkmadan. Kelimeler en güçlü silahlardan. Yakıyor bazen, kesiyor bazen, yaralıyor bazen... Kâh bir savaş çıkarıyor kâh barıştırıyor insanı kendisiyle. Asla durmuyor, dur durak bilmiyor. Onlar için durmak yok, hep ilerisi.
       Ben kelimeleri unutuyorum, ne söyleyeceğimi ve kime söyleyeceğimi unutuyorum. Onlar beni unutmuyor. Hatırlatıyor kendini. Ben onları bir çırpıda silmek istiyorum. Kurşun kalemle yazıp silgi ile silmek istiyorum. Mürekkeple yazarsam bir daha çıkmazlar hafızamdan. Unutulsunlar. Unutulmadıklarında yakıyor. Unutulsun dedikçe de daha çok işleniyor. Onları tutsak etmek mümkün değil. Bir sözlüğün içinden dışarı fırlıyor. Onları bir yere sıkıştırmak mümkün değil, bir köşede tutsak etmek. Ancak onlar tutsak etmek için varlar. Etrafımız kelimelerle kuşatılmış. Bu kuşatmanın sonu yok.
       Ses kelimeyi doğuruyor. Kelimeler yaşamı doğuruyor. Zaman tüm bunların içinde keşfedilememiş bir yerde. Sessiz kelimeler aksettiriyor kendini. Kelime olmak için bir sese muhtaç olmadıklarını hatırlatıyor sanki. Ses, kelimeye boyun eğmiyor. Kelime olmadanda var olduğunu söylüyor. Rüzgarlar gibi uluyor, yapraklar gibi hışırtılar çıkarıyor, ses kelimelere boyun eğmiyor. Oysa ben kelimelerin denizinde boğuluyorum. Onlar çok güçlü ben onlarla başa çıkamıyorum.
       Kelimeler bin bir başlı bir aslan. Her başında ayrı bir dil var. Her dilin ayrı kelimeleri var. Hepsi aynı şeyi farklı biçimde söylüyor. Ben bunlarla başa çıkamıyorum. Aslan beni parçalıyor, ben kendimi koruyamıyorum. İnsan böyle bir aslanla başa çıkamaz. Kelimeler bin bir başlı bir aslan. İnsanı parçalamak için varlar.
       Yine unutuyorum kelimeleri, onlar unutuldukça azalmayıp çoğalıyorlar. Onlar unutulmak için yoklar, unutulamamak için varlar. Yine unutuyorum kelimeleri, unutuldukça daha çok işgal ediyorlar bedenimi. Yuva yaptılar, içten içe kazınıyor, çoğalıyorlar. Kelimeler, kelimeler unutulmuyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder