21 Mayıs 2017 Pazar

Aşkın İki Gözü İki Çeşme

Say kaburgamdaki kemikleri kaç tane kaldı
birini ilk gün düşürdüm çok erkendi
hiç düşmeden hiç çarpmadan kemiğim alındı
say bakalım ilk günden kaç kemiğim kaldı
söyle bana da.

Portakallar ne güzel kokar portakallar
sobanın üstünde işitirim yanışını bile küller arasında
ne güzel duyumsarım -âh- ne güzel
bilir misin ne güzel yanar portakallar
ala karışır turunç, renk renk üstünde
turunç mermerler mazgalların üzerinde.

Çevirdim başımı öte yana, ne var orda
kim var orda, dedim, cevap verdi he
iki gözü uykusuzluktan kan çanağı
dedi, aşk gözüme uyku sokmuyor
dedim, aşk gözünden bir vakit ayrılmıyor
he'nin iki gözü iki âşık kavuşamayan
âh-mine'l-aşk.

Tuttum Latin harflerini tuttum yakasından
dizdim Arap harflerinin karşısına
bir ondan eksilttim bir ondan
hepsini dizdim kurşuna ses çıkarmadı hiçbiri
fırsat vermedi günlük telaş harflere ses vermeye
işaretlerin vadisinde anlamları kaybettik
bilmem kaç on yüz bin milyon yıldan beri.

Kafesin kapısını kırdım girmek için içeri
yönümü şaşırdım herkese yön gösterince
kuşlar ne tarafa uçar yazın güneye mi
ben kuzeye giderim soğuk çekiyor beni
ölüm ne güzel ıssız bir vadide
hiç seyircin yoksa eğer
kalabalıklarda konuşamıyorum.

Kafesin kapısını onardım benden başka kimse girmesin içeri,
yanlış oldu bu, yanlış oldu ama gerekli
kimseyi içeri almadan yaşamayı bilmeli
saklar içinde gök doğayı
saklar içinde gök duayı
saklar içinde gök devayı
verir bir nefes de bana.

Şimdiki Zaman Şiirleri: III
16.5.17 2:39

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder