4 Nisan 2016 Pazartesi

Bostan

Eskiköy Üçlemesi: III

Yeşile boyanmış pencerelere gün yüzünü göstermiyor bir türlü,
Gidenin ardından bakanlar içlerindeki boşluğu dolduramıyor.

Binlerce gül kurudu çatlak avuçlara ekilen umut diye,
Beklenen yağmur gelmedikçe kurudu süt veren göğsümüz.

Kaç tütsü yakıldı taş kaldırımlarda, bitsin diye bu lanet,
Kalpte bukağıyla kaç kuş salındı özgürlüğe, bitsin diye bu sürgün.

Yan yana uzanmış yatmakta başlangıçla son, ölüyle diri;
Baş başa vermiş düşünmekte çözümle düğüm, seninle ben.

Kış otağını kurduğunda geniş ovanın orta yerine,
Geriye kim kalır kemiklerden başka, kim bakar ardına?

Zaman, kuşun boynunu vurdukça içimde bir feryat kopar;
Ellerin tohumlarını saçtıkça bostanımda hayatlar biter.

Bir su kuyususun, en tepeden köklerime bakan durmadan,
Bir mezarlıksın, daha girerken beni karşılayan, kimseye bırakmadan.

Bostanım, üç beş ağacım, soyumun tanığı, köyümün toprağı,
Bostanım, geçmişin kırık dökük parçası, atalarımın mirası(sın).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder