3 Şubat 2016 Çarşamba

Havari

Dur ve diril gerildiğin haçın içinde,
İhanet kokan tenini yıka: Yahuda
ve Petrus: İnkâr et beni üç kere;
Bir, iki ve üç; ötsün susmamacasına horoz.
Erguvan ağacının her dalında bir ceset,
Kıyamet ağacı verir meyvesini,
Güneş diz çöker önünde ve ister affını,
Sensiz geçen günleri aydınlatmanın bedelini.
Ben bir havari, ben bir havari;
Havarilere karışmamış;
Ben bir söz dilencisi, ben bir söz dilencisi;
Şâirlere karışmamış.
Öder Yahuda misali vuslatın kalanını,
Birikmiş borçlar getirdim ayaklarına.
İnşa etti kayanın üstüne tamahkâr sapık,
Yol almak ister karada gemi yapıp,
Dirilişten önce ölümün gerektiğini unutup,
Diller döker, kabul olmayan tövbesi, ölüm kokar teni.
İnkâr et beni ve ikrar et beni.
Sözlerim hak, çarpıtılmış.
Havariler öldü kendinden evvel, kentten,
Acı ihaneti tatmak, görmek gökyüzünden.
Acı, çığlıkların gözden süzülen yaşa karışması acı,
Vurulu, ağacın boynu vurulu.
-Her günün sonu karanlık.-
Göğe ağdın benimle, ihanet seninle.
Kaçamazsın, dur durak bilmeden bakarsın,
Yahuda söyler türkünü, sen susarsın.
Parçalandı kayan, toprağa karıştı şaton;
Yerle yeksan oldu Kudüs ve Şam kapaklandı sana.
Meryem'i de öldürdüler seninle, sençün,
Ölüm yıkar mı toprağını?

Ben bir havari, ben bir havari,
Havarilere karışmamış;
Ben bir söz dilencisi, ben bir söz dilencisi,
Şâirlere karışmamış.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder