5 Şubat 2016 Cuma

Düş Gezgini / Kuyumcu

Kuyumcu kuyumcu dolaşıyordum,
Portakal kokulu elbiseler içinde,
Sana layık bir şiir bulabilmek için.

Bir düş gezgini olup çıkmıştım bilmediğim haritalara bakarken.
Kalemin mürekkebinden haritaya damlayan her noktaya,
Yeni şehirler inşa edip adını verdim.
Ada, kaçınılmaz bir ada içinden çıkılamayan:
Zindan, hapis, yoksun kalış; bu hayat.
Bir düş gezgini olup çıktım sonunda rüyâmda görünce seni.
Yollar, gidildikçe çoğaldı;
Hiç tükenmedi ben sildikçe umutlar.
Dört nala koşan atların kuyruklarına bağladım kara sevdamı,
Daldan dala konan kuşların bakire kanatlarına
ve kelebeklerin ölümlü nefeslerine.

Hiç ayak basmadığım bir ada, yüreğin.
Karada boğulmuş bir kaptanım ben, geceleyin.
Veba gibi yayılmakta göğsüme özlemin ve kayıp,
Doğarken kaybolan benliğim, yapbozumun bir parçası,
Hep sende kaldı, hep eksik kaldı, kayıp,
Özlemin göğsüme yayılmakta gibi veba.
Bir düş gezgini, düşünün peşinde.

Akbabalar arasında dört yanım çölle çevrili,
Su, diye inliyorum kendimden geçmiş,
Seraplar içinde seraba yatmış bir haldeyim belirsiz,
Söz söyler miyim hiç sensiz;
Sen, diye işitiyor kulaklarım kendinden geçmiş,
Akrepler arasındayım dört yanım kuraklıkla çevrili.

Bir kuyumcu arıyorum yüreğimi bozduracağım,
Sana sunmam gerek kendimi,
Bir gün olsun teninde uyuyacağım.

15.1.16

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder