1 Aralık 2013 Pazar

Hephaestion'a Mektuplar

Sevgili Hephaestion;
       Kartal ufukta kayboldu artık. Kan, her yerde kan var. Kanlı savaşlar var. Kan akarken oluk oluk aradığım bir yüz var. Kıpkırmızı meydanlar görüyorum. Saçı sakalı birbirine karışmış, artık yüzü seçilemeyen insanlar görüyorum. Ölürken yüzlerinide beraberlerinde götürmüşler. Ardında hiçbir iz bırakmamış, giderken ölüler, tıpkı senin gibi. Ne var ne yoksa hepsini alıp götürdün Hephaestion, benim bir parçamıda beraberinde. Babil'in kulelerinden aşağıya sarkan bedenler var. Cesetler var ayağımı bastığım her yerde. Durup bir cesedin yüzüne baktım. Bir aynaya bakar gibiydim. Bu yerde yatan bendim. Tuttum başka bir sokakta başka bir cesede baktım, gördüğüm yine bendim. Artık bir cesettim, her yerde ben vardım. Her ölen bendim aslında senden sonra.
       Şarap kadehten boşalıyor mideme doğru. Midemde şaraptan çok sen varsın. Her şarap yudumumda sen varsın. Şarabın tadı yok, şarap içenin yanında kimse yok. Şarabın üzerinde gördüğüm siluet sensin. Kadehimi bir yandan sen tutuyorsun, seni gördüğüm için hızlı yudumluyorum. Seni gördüğüm için her yudumda daha çok içiyorum. İçtikte doymuyorum, sana doymuyorum.
       Aslan postundan bir kürk var üzerimde. Kırmızı bir yüzük, parmakta. İnsanı soğuktan koruyan bir kürk var, peki ya sıcaktan? Yokluğunun yaktığı bu ateşi söndüren ne olabilir? Kim söndürecek?
       Kartal uçtu, ufukta kayboldu. Bütün bir hayat o kartalla uçup gitti. O kartal sendin, sen gibiydi. Sen uçtun, o kartal seninle beraber uçtu. Siz aynı gökyüzünde yaşıyorsunuz. Kanatları olmayanlar yeryüzüne çakılıp kaldı. İnsan bir başka insanı anlayamıyor. Ancak aynı ruhu paylaşanlar birbirini anlayabiliyor. Bir ruhun iki parçası olmalı bu. Bir ruh parçalanmış, parça parça ayrı bedenlere konulmuş. Gözlerin çok keskin. Millerce öteden beni sarıyor, bırakmıyor. Hephaestion, Hades'in yanından bile beni izliyorsun. Gözlerin hep üzerimde, bırakmıyorlar beni.
       Hephaestion, saray giderek yoksullaşıyor. Bu saray artık bir ev değil, bu dünya artık bir ev değil. Bir çadır değil yaşamı sürdürmek için. Bu dünya sen olmadan bir hapis, bir sürgün. Hades'in verdiği ziyafette sen beklerken bu dünyada bütün herkesin unuttuğu bir yerde yaşıyor, ölmeyi dahi beceremeyenler.
       Savaş, ölmek için en kısa yol. Ölmeyi beceremeyenler ise sürekli aynı. Yıllarca süren savaşlar oldu, ölmeyi beceremedik. Kartal seni çok sevdi, senide götürdü giderken. Seveni olmayan bizler kaldık buralarda. Sevgili topraklarımız, vatanımız arkada kaldı. Ancak evsiz barksız olarak kaldık biz bu coğrafyada. Kimse yok artık bunu devam ettirecek. Son geliyor, sen olmadığın için ağırdan geliyor, yavaş yavaş geliyor.
       Hephaestion, yanına gelmek istiyorum. Gönder o kartalı benide alsın, sana götürsün. O kartal yolu göstersin bana. Ben Asya'da nice yollar aşmışken, bu yolu tek başıma bulamam. Tüm o yollarda sen vardın yanımda, şimdi yine gel, o yolda rehber ol bana. Götür beni oraya. Hephaestion, gel, bekletme artık.

       Alexander the Great

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder