6 Aralık 2013 Cuma

Güneş Can Çekişerek Öldü

       Güneş vardı bir zamanlar. Zamanın birinde, kimsenin bilmediği bir zaman. Bir güneş vardı dünyayı aydınlatan, dünya karanlığa bürünmeden hemen önce. Gece hiç yoktu, gün sonsuza dek sürecek gibiydi. Güneşte ölürmüş, ölüm herkes için. Güneşinki farklıydı amma, onun ölümü acı oldu. Günün birinde bir güneş vardı, can çekişerek öldü.
       Güneş vardı bir zamanlar. Batışı çok hızlıydı. Göz açtık, göz kapattık. Bir daha göremedik. Güneş yerle bir olmuştu, karanlık birden çöküverdi. Dağların arkasından gülen o güneş, gülümseyişiyle sonsuzluğa karıştı. Bugün güneşin ölümünün yıl dönümü. Yıllar olmuş olmalı güneş öleli, şimdi söyle; ne kadar anlamlı güneşsiz bir dünyada yaşamak? Güneş yokken neyi göreceğiz sanki, güneş öldü, ardına bile bakmadan. Can çekişerek öldü. Hekim yetişemedi, onu kurtaran olmadı. Yaraları ağırdı, göğsünde bıçaklar vardı güneşin. Yaraları derindi, acısı büyüktü, hekim yoktu, güneş öldü. Güneş öldü. Ah, güneş öldü. Ardına bile bakmadan, bir anda öldü. Acı sesi kaldı kulaklarında, o günü hatırlayanların. Bir güneş vardı, o ölünce karanlığa boyun eğdi dünya. Güneş ölürken gülmüyordu, güneş can çekişiyordu. Can çekişerek ölenler, son sözlerini tamamlayamazlar. Ne dediğini anlamadı kimse, güneş sevdiğine son bir söz söylüyordu. Ömrü yetmedi güneşin, şimdi ben tamamlayacağım onun sözlerini. Güneş soluk soluğaydı. Sahi unutuyordu insanlık, güneş kimi seviyordu? Kimi seviyorduda ölürken dahi onu sayıklıyordu, ki o sevilen hiçbir zaman seven gibi olmasada. Bilmiyor insanlık. Bildiği hiçbir şey yok. Bilinen bir tek şey vardı, güneş göğsünde bir bıçakla can çekişerek öldü. Bir anda öldü, ölümü uzun uzun hissederek. Dudağının kenarında bir damla kanla son sözlerini söylemeye çalışarak. Ah, güneş öldü. Arkasında kimseyi bırakmayarak. Son sözlerini kimse duymadan, içinden kendi kendine söyleyerek. Onu anlayacak kimse yoktu. Bir güneş vardı, birden öldü. Son sözlerini yuttu, onu hiçbir zaman duymayanlara son olarak birkaç söz söylemek ahmakçaydı.
       Güneş öldü. Dudaklarından kan sızıyordu, evrene dökülüyordu. Güneşin kanı bulaşmıştı. Güneşin kanı sarı renkteydi, kanı bile ışık saçıyordu. O da kayboldu evrenin içinde. Kanıda öldü, onuda götürdü. Birisi bir bıçak çıkarmış, güneşin göğsüne saplamıştı. Oysa güneş şikayetçi değildi. Can çekişerek ölüyordu ama yinede susuyordu. Son anında bir söz söyleyecek oldu, tamamlayamadı. Acısı tamamlamasına fırsat vermedi, güneş son fırsatı bekleyerek hata yapmıştı belki de. Hata yapmasada olurdu, güneş ölmüştü. Can çekişerek ölmüştü güneş. Ardında onu hatırlayacak kimse kalmadan. Güneşin ölümü aniydi, beklenmedik. Tek bir sesle öldü güneş, tek bir sözle. Tek bir harfle öldü güneş. Ölürkende inliyordu amma, ölümün acısından değil. Ona nazar eden bir başka acı vardı, artık sıcak değildi. Soğuyordu yavaş yavaş, güneş buz tutuyordu. Aydınlatmayıp etrafındaki aydınlığıda sömürüyordu. Bir anda soğudu güneş, buz gibi oldu. Öldü güneş. Güneş, can çekişerek öldü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder