10 Haziran 2013 Pazartesi

Yaralarla Dolu Bir Hasta

“Yaratıcı madalyalarınıza, derecelerinize veya diplomalarınıza değil, yaralarınıza bakacak." (Elbert Hubbard)


O zaman benden memnun olur.
Her yanım kanarken.
Ve vücudumda sağlam bir yer bulunmazken.
Vücudum her darbeyle dünyanın bir köşesine savrulurken.
Ve hiç kapanmayacak yaralar oluşurken.
Doktor yaraları deşiyor.
Ve kan kendini her yerde gösteriyor.
Kıpkırmızı bir desenle vücudumu kaplıyor.
Adeta bir şelalenin dinginliğini göstermekte.
Suları önce yavaş akmakta.
Giderek daha fazla hızlanmak ve sertçe savurmakta.
Önüne gelen her şeyi kendine toplamakta.
Kaplamakta bütün yaşamı.
Her saniyeye işlemekte kusursuzca.
Sarmalamakta her yeri yara bantlarıyla.
Yaralarla baş başa kalmakta.
İltihap kapıyor vücudumda her nokta.
Tek bir boşluk yok.
Yara olmadan yaşanmıyor.
Yara aldıkça düzen değişiyor.
Değişen şeyler daha farklı yaralıyor.
İnsan kör gibi etrafında dolanıyor.
Topallayarak yürüyor bir zaman.
Nefes almakta zorlanabiliyor bazen.
Yorgunluktan ne yaptığını bilmiyor.
Bazen düşünceler yaralıyor.
Akla hep hücum ediyor.
Bazen bütün yaraları saran birine ihtiyaç duyar insan.
Ona ulaşmak ister.
Bütün yaralarını iyileştirmesini ister.
Doktor zaman tanır, oysa zaman seni tanımaz.
Her şeyi zamana bırakmak güçsüz kalmaktır.
Neşteri zamanın eline vermektir.
Ne zaman kullanılacağı belli olmayan bir neşterle.
Ne zaman iyileşeceği belli olmayan bir hasta.
Her şeyi zamana teslim etmiş ve köşesine çekilmiş.
Deva bulunur mu bu şartlarda bilinmez.
Arayan bulur, bekleyen değil.
İsteyen yapar, köşesine çekilerek değil.
Hasta iyileşir, doktor elini uzatırsa.
Yaralar kapanır, kapatan bulunursa.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder