20 Haziran 2013 Perşembe

Antika

Başkalarına benzemeyenlere antika derler.
Sabahattin Ali

Bu yüzdendir antika denilmesi bazı insanlara.
Yılların değiştirdiği bütün değişimlere karşı çıkmak.
İnsan kendisini muhafaza ettiğinde antikalaşmaya başlıyor.
Antika olmak sanırım farklı bir olgu.
Toplumun reddettiği ve içerisinde olmak istemediği bir durum.
Buna karşın herkesin antikalara karşı bir düşkünlüğü var.
O halde hem buna karşı olup hemde bunu istemek bir çelişki değil midir?
Zaten sürekli olarak kendimizle çelişiyoruz.
En büyük sorun insanın kendisiyle çelişmesidir.
Kendisiyle çelişen insan varmak istediği yerin çok uzağındadır.
Arasında sürekli engeller vardır.
Bu engellere yenilerinin eklenmesiyle engeller bir zincir olur.
Zincirleme bir şekilde sürekli artarak gelişirler.
Antikalar ise bütün sorunları aşmış olmalıdır.
Çünkü artık o bir zaman sorunu değildir.
Bir biçim sorunu da değildirler.
Zamana bir başkaldırıdır.
Zamanın eskitemediği ve yeninin anlayamayacağı bir durumdur.
Antikanın bir vakti zamanı yoktur.
O bütün zamanları içerisinde barındırır ve köşe bucak korunur.
Oysa insanın antikası pek rağbet görmez.
Çünkü antika insanın düşüncelerinin de antika olduğu varsayılır.
Oysa antika insanın duygularıda değişmemiştir, yaşam olgusuda.
Duygularınıda koruyabilmiştir antika insan.
Zaten temelde yatan problem bu olmalıdır.
Varsayımlar bizi iyi bir yerlere götürmüyor.
Çünkü daima iyi bir istek üzerine varsayımlarda bulunuyoruz.
Oysa bu varsayımlar aksi durumları kapsamıyor.
Bu yüzdendir antikaların varlığını yok saymaktaki amaç.
Antika olmak istiyorum bende.
Antika fikirlere sahip olmak.
Antika olarak sevmek istiyorum ben.
Antika olarak sevgimle yaşamak, yaşadıkça yaşatmak, yaşayabilmek.
Bir antika gibi zamanın dışına çıkmak istiyorum.
Zamanın eskitemediği, yeninin yerini dolduramadığı bir anlam ifade etmek.
Antikalaşmak istiyorum.
Başkalarına benzememek, kendim gibi olabilmek.
Kendimce antikalaşmak istiyorum bende.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder