13 Haziran 2013 Perşembe

Adem'den Havva'sına III

Havva'ya;
Bugün güneş nasıl doğdu bilmiyorum.
Nereden doğdu ve neden doğdu onu da anlamıyorum.
Kendisi gibi her yerin aydınlık olmasını istiyor olmalı, oysa ben karanlıktayım.
Hep geceye sığınmaya çalışıyorum.
Bir yerlerde, köşelerde, yamaçlarda saklanacak yer arıyorum.
Senden sonra hep siyah bir karanlıktayım Havva, karanlığın başka rengi yok.
Beyaz hiç olmadı, bir parça gri bile yok hayatımda.
Bütün desenler siyah, bütün meyveler siyah, bütün gün siyah.
Yürüdüğüm yollar siyah, ellerim siyah, nefesim siyah, gelecek siyah.
Başka renk bilmez misin sen, dersen bilmediğimi söylerdim.
Bütün renkleri unuttum artık, ne renklerden haberim var ne de yaşamaktan.
Bilmiyorum ki artık ne yapmalı, neye sığınmalı, neye tutunmalı?
Azapların en acımasızından bu, sevgiden en yoksun olanından.
Konuşacak kimse yok, görülmeye değer bir şeyde yok.
Ne de görmek istediğim, duymak istediğim, koklamak istediğim.
Buralarda karıncalar var. Birbirleri peşleri sıra dolanıp duruyorlar.
Hepsi kalabalıklar, bir barınakları var, girip çıkıyorlar.
Mutlu olmalılar, mutluya benziyorlar, çünkü hiçbiri yalnız değil.
Yalnız değillerse ve birbirlerinden kaçmıyorlarsa demek ki birbirlerini istiyorlar.
Ne mutlu onlara ki, birbirlerini yalnız bırakmıyorlar, hep beraberler.
Mutluluğun ne olduğunu artık karıncalarda görüyorum.
Yarın belki başka bir yerde başka bir şeyde göreceğim.
Bugün karıncalar bile mutlu, güneş mutlu, mutluluğu tadamayan bir tek ben varım.
Artık mutluluğu sadece izleyeceğim, onu yaşamak çok uzakta.
Dünyanın öbür ucunda, hiç ulaşamayacağım yerlerinde.
Ve etrafımı çeviren sonunu göremediğim sular.
Ve içerisinde mahkum bulunduğum bu ada, acaba ne kadar yaşlıdır?
Bu topraklarda benim kadar yorgun mudur, bitkin midir ağaçlar?
Yorulmuş mudur artık ağırlaşmış dalları yere değerken ve onu zorlarken.
Dallarına hiçbir bülbülün konmadığı güller mahzun şimdi.
Bir elin uzanmadığı laleler şimdi yas içerisinde.
Hiçbir arının konmadığı çiçekler artık solup gitmek istiyor.
Kaybolmak istiyor, yalnızlığa mahkum bu beden.
Yoksa Havva, yoktur dünya, yoktur yaşamak, yoktur gayrı.
Bütün kargalar dolanmıştır etrafımda, sarmıştır akbabalar etrafımı.
Bir korkuluk gibi kalakalmışımdır ortalarında, kımıldayamadan.
Kımıldamak istemeden, çağırmaktayım onları, gelsinler artık.
Bitirsinler bugünü, bitirsinler yarını, bitirsinler geleceği.

Hiçbir yere kımıldayamadığım bu adada mahkumken, bir korkuluk gibi yalnız, dünyadaki üçüncü günden.
III

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder