6 Ekim 2017 Cuma

Sığıntı Kuşu

Önce dünyaya sığındım ve dünyanın sığınılacak bir yer olmadığını öğrendim.
Bu öğrenmeyi yeni öğrenmeler takip etti ve ben her seferinde aynı hisle yalnız kaldım. Bir "sığıntı kuşu" olmaktan öteye geçemedim. İnsan bir sığıntı kuşuysa nereye uçabilir?
Bildiğim ne varsa beni hayal kırıklığına uğratan nedenleri çoğaltmaya yaradı. Geldiğim noktadan geriye dönemiyorum ve duramıyorum. Olduğum yerde kalakalamıyorum da. Zihnim bir karınca yuvası gibi. Acı veriyor her ne var ise. Dünyanın güzelliğinden oldukça uzak bir noktadayım.
Hep bir dönüş aradım. Oysa dönüşüm yok hiçbir şey için. Dönülebilecek bir yere sahip değilim. Hep dönmek isteyen ama dönecek bir yeri olmayan biri ne yapabilir ve nereye gidebilir?
Kendime hapsolup kalmışım. Kendimi terk edemiyorum. Kendimden uzaklaşamıyorum. Kendimi bırakıp gidemiyorum.. Başlayan her şey sonlanıyor ama ben bitemiyorum. Eriyorum, donuyorum ama devam ediyorum ve bu acı veriyor. Hayatın güzel yanından bir hayli uzağa düşmüşüm.
Geceyi sabaha çıkacağımı bilerek yaşamanın nasıl bir acıya denk düştüğünü ve geniş bir yatakta dar bir alan kaplamanın içimde buna eş-olmayan-değerde bir boşluğa da neden olduğunu görüyorum. Bir yatağı bile dolduramazken ne kadar yer kaplayabilirim? Hacmim de içim kadar dar ve küçük Daralmışım.
Karıncalanmış her bir yanım.
Anlatacak kimsem yok, bunun için mi sana inanıyorum? İnsan hep dinleyen birinin karşısında ne yaparsa ben de onu yapıyorum. Sadece anlatıyorum Bu sığıntı kuşu uçmak istiyor.
Bu kadar yavaş olmamalı hiçbir şey.


tekliğim
yorgun ve kanadı kırık kuştur

Soyut, Ocak 1968
Arkadaş Zekai Özger

10-5-2017
JAX

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder