3 Eylül 2016 Cumartesi

Rosetti Kırmızısı

Bir ölüm kaç kişiyi sürükler peşinden,
Kaç ölü bırakır ardında bir ölüm?

Bir ölüm kaç kişiyi sürükler peşinden,
Bir mezara kaç kişi gömülür,
Henüz soğumuş bedenlere sarılı eller,
Sıcaklığını nasıl yitirir?
Kızıl saçlarındaki ölgün şiirler,
Hayat bulamaz çıkmadan mezarından.
Geceyi bekler çıkmak için gün yüzüne,
Deliler, sözcükler ve sevgililer.
Bir baladın karanlık mısraları arasında,
Hayatını anlatacağım;
Seni hiç bilmeyen zihinlere,
Adını kazıyacağım.
Ölüm dedikleri bir avuntu yaşama dâir,
Tutku, kalbin gizli pınarı,
Yolu kesilmiş yolcuların dinarı,
Bir kervansarayda mapus kalışa dâir.
Uykuya dalış yalnızca bir ân,
Sakin bir ırmağa kendini bırakmak gibi.
Ya ölüm, derlerse,
Derlerse ölüm ne diye,
Bırakmak kendini bir uçuruma,
Dönmemecesine.
-Her gidiş kendimden bir parça yitiriş.-
-Kaç ölü bırakır ardında bir ölüm?-
Kızıllığın şafak vakti güneşin doğuşu,
Kızıllığın damarlarımda gezinen kan,
Kızıllığın sevgilim, içimden bir uyanış,
Bir daha uyumamacasına.

4 yorum:

  1. Henüz soğumuş bedenlere sarılı eller... Bu dize çok iyi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir mısra bir şiiri ardında mı bıraktı?

      Sil
  2. Belki, İnsanın o anki ruh haline göre sanırım. Bazen bırakabilir. Tabii bu benim düşüncem.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şiirin ruha değdiği noktada öyle olabilir tabi, yalnızca bunun bir de şiir sanatına erişen boyutu var; merakım biraz da bundandı.

      Sil