1 Eylül 2016 Perşembe

Ermiş

Gittiğim bütün kapılardan kovuldum;
Sana geldim sonunda,
Af varsa katında,
Bağışlanmak söz konusuysa,
Sana geldim sonunda.

Ateşin sıcaklığından bahsedildiğini duydum,
Senden daha çok,
Senin hakkında senden beklemediğim şeyler duydum.

Sana ne zaman geleceğimi biliyordun.

Mâdem sen yazdın bu yazgıyı,
Güzel birkaç şey de eklemen gerekir(di)
ve güzel şeyler de vardır illa yazgımda.

Çölün ortasına vaha koymayı unutmamış sen,
Gönlüm kuru -
-Kurak bir hayat-
Unutma beni,
Ki unutmabeni çiçeklerini sulayayım.

Sana gelmişliğim kabul müdür,
Yadsıyış mıdır senden arta kalanları.
Hiçbir cevap bulamadan onlarca soru sordum,
Sana geldim,
Bir gül kokusunca cevaplanmaya.

Her şeyimi yalnız sana anlatacağım.
Benim için yazdıklarını söyleyeceğim.
Seni dinler mi, deseler de,
Her şeyi anlatacağım.

Kimin kapısından kovulsam,
Bir duvar çıktı önüme.
Hangi yöne dönsem,
Merkezinde oluyordum çemberin.
Bir de baktım ki ardıma,
Başladığım yerdeyim.

İşte şimdi mahşeri soruyorlar,
Söyle bana hangi birini anlatayım?

Gittiğim bütün kapılardan kovuldum,
Ki gittiğim kapılar,
Aslında gitmemem gerekenlermiş.

Yolum, bir yolsuzluktan ibaret-miş.
Şimdi artta kalan erdemleri topluyorum,
Sana seni anlatmak istiyorum,
Benim dilimce,
-Ölümlü.

Ölümsüzler çok anlattı sana, seni,
Tesbihleri düşmedi dilden,
Ben kendi seçimimle dile getiriyorum,
Sana, seni,
Kendimce anlatıyorum,
Anla beni.

Şimdi olduğum yerdeyim,
Durağan.
Merkezindeyim çemberin,
Her yere aynı uzaklıkta.

Yenilsem de şeytana mühim değil,
Ki umuyorum kudretinin varlığını.
İyiliğin şeytandan da yüce değil mi,
Umuyorum ve bekliyorum.
Ki sen diyorsun,
Sen nasıl dilersen ben öyleyim.

Sana inanmadıklarında kaybolmuyorum,
Erimiyorum buharlaşan bir katre su gibi,
Sana kendimi teslim ederken,
Biliyorum varlığını ve görüyorum görmediklerini.

Arabî dediğinde onlara aklın kölesi,
Ben de diyorum anlamsızlığın hâcesi,
Hepsi bir yokluğun içinde,
Bir damla su, bir tutam et.

Sen versen de kalbi, beyni, ciğeri,
Kendileri biçimlendirecekler bedeni.

Benim sana delil saydıklarım,
Onlarca yokluğundu.

Bu yıldızlar, gökte işaretlediğin,
Bu gece, göğe diktiğin,
Bu Güneş, Venüs, Mars ve Jüpiter,
Birer isimden ibaret,
Yanılgıları daha da arttıran.

İsimlendirmeyi bize bıraktın,
Yaratmayı kendine aldın.
Sesleri bize verirken,
Suskunluğu kendine alıkoydun.

Şimdi herkes senden bir ses bekliyor,
Ki hoşuna gidiyor bu: Susmak.
Hiç konuşmadan yanıtlıyorsun,
Söylemesen de anlıyorum.

Her şey başladığında sen vardın,
Her şey bittiğinde de yalnız sen,
Kalacaksın, -var-.

Bir şey ne kadar çoğalırsa,
Anlamı o denli azalır.
Bir avuç kaldık sana inanan,
İnananlarda da inanmayan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder