31 Ocak 2014 Cuma

Ahmaklığın Gelişimi

       İnsan ahmaktır. Bu onun yaratılışında yoktu. Bu mülkü kendisi edindi. Her ahmaklığı kendisi türetti. Ve işte bana sorarsanız insanlığın gerçekten icat ettiği bir şey var mıdır diye, hiç çekinmeden size gösteririm ahmaklığı. Ahmaklık, baki değildir ancak yerleştiği yerde kalmayı sever. Vefa sahibidir, onu bir kez ziyaret edeni her daim hatırlar. Ahmaklık, insanın icadıdır.
       İnsan mülk edindi. Adını ahmaklık koydu. İnsan yurt edindi. Adını ahmaklık koydu. İnsan yer edindi. Adını ahmaklık koydu. Sonra ahmaklığı sakladı, sadece adını değiştirdi. Değişen isimler oldu, ahmaklık baki kaldı. İnsanlar kendilerini kandırdılar, kendi yalanlarına kendilerini inandırıp ahmaklığı yaşatmaya devam ettiler. Kendileri, kendi ahmaklıklarından öldürler de yine de ahmaklığı yaşattılar. Kendilerini verdiler, ahmaklığı aldılar. İnsan, ahmaklığı çok mu sevdi? Çok sevdi ki onu asırlardan asırlara taşıdı.
       İnsan, ahmaklıkla yatıp ahmaklıkla kalktı. Her gece ahmakça düşlerin peşinden düşerken her sabah her gece kurduğu düşleri inkâr etti. Böyle süregeldi düzen, böyle süregitti düzen. Ahmaklık, henüz evrimini tamamlayamadı. Asırlardır gelişmeye devam ediyor. Geçen her asır ahmaklığın gelişimi evresinde yeni bir halka oldu, bitkilere hayat veren yaş halkaları gibi. Bir soydan gür bir şekilde türemişçesine hızla yayılan bu vahşet, bu dehşet, bu savaşsal ortam hep insanlığın önüne geçti.
       Ahmaklığın icadı, ateşin icadından çok evveldi. Önce ahmaklığı bulmakla beraber aslında başladı insanın yolculuğu, bütün yer değiştirmeler ahmaklıktan kurtulmak içindir. Oysa her yer değiştirmeyle beraber ahmaklığın yayılış coğrafyası da genişledi. Eğer insanoğlu hep doğduğu yerde kalsaydı ve biri gelip bu insanları ateşe bulup yaksaydı, işte o zaman ahmaklığın kökü kurumuş olacaktı. Dillere sorarsanız bunun çaresini, bir ahmak bir ahmaklığın çaresini bulamaz, derim. Dil kâfi değildir söylemeye. Ahmaklık, kara bir leke, yıkadıkça çıkmak yerine daha çok bulaşıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder