11 Eylül 2017 Pazartesi

Irma

Karanlıkta herkes aynı.
Gözüm görmüyor,
Körlükten değil:
Gözüm görmüyor,
Her yer aynı.

Elimi uzatsam,
Tuttuğum bu boşluk,
Ardına kaçar.
... /

Âh, sessiz bir film gibi:
Karanlık bulaşmış geceye.

Suya değmiş pas.
Kir tuttu ellerim.
Gözüme güneş kaçtı.
Körlüğüm aydınlıktan.
-Değil.

Peşini bırak tutsaklığın.
Etim dağlanıyor
ve kokusunu duyumsuyorum,
Günahlarımın.

Bu yağmuru getiren bulut
ve üstüme saçan
ve okyanusu yarıp,
Miami'den akan bulut,
Atlas'ı benim için geçip,
Çiçeklerini deren bulut:
Hoşgeldin.

Dilimin ucunda bir damla.
Sırılsıklam oldum;
Bunun için,
Değmez mi sana,
Bana Atlas'ı getiren bulut.

Su kir tutuyor burda.
Gece aydınlık.
Gözlerim karanlık.
Su yüzümde eriyor burda.

Sokaklar,
Sonlanan ve
Sonlandığı yerde yine başlayan;
Birbirine karışan
ve birbirini taklit eden
Sokaklar,
Birbirine gebe kalmış sokaklar.

Boulevard, road, street:
Gittikçe daralan,
Bahçesinde sincaplar büyüten,
Avlusunda kertenkele ve karıncalar,
Sonra hepsini üstüme savurup,
Koynuma sokan.

Gir bu gece koynuma Irma,
Hemhâl olalım,
Birbirimize dolanıp,
Atlas'ı yine geçelim,
Sonsuz bir döngü olup,
Kaybolalım.

Gözümü dikip baksam,
Geçip giden bulutlara,
Gökyüzü taş kesilir-
-mi?

Gök değişti,
Bulutlar, yağmur ve su.

Yabani otlarından,
Öpüyorum seni Irma.

9-10-17, 11:26 pm.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder