15 Ağustos 2014 Cuma

Benim İçimde Benden Başkası

"Biliyorsun ki kendi kendime konuşmayı çok severim. Tanıdıklarım içinde en ilginç kişiyi kendimde buldum. Bazen bu konuşmalara bir konu bulamayacağımdan korktum; şimdi hiç korkum yok, şimdi sen varsın. Şimdi ve ebediyen kendimle seni konuşuyorum, en ilginç nesne hakkında en ilginç kişiyle - heyhat, ben sadece en ilginç kişiyim, sen ise en ilginç nesne."
   -‪Soren Kierkegaard,‬ Baştan Çıkarıcının Günlüğü‬



       Benden başka bir benim var. Ben, benle konuşuyorum, benden başka her şeyi. Konuşmaya kendimle başlıyorum, gel gör ki konuşmayı da kendimle sonlandırıyorum. Her cümlemin başlangıcında ve sonunda kendimi anıyorum, kendimden bir işaret bırakıyorum, batarken gökyüzüne kırmızı bir ışık saçağını işaret bırakan sevgili güneş gibi.
       Ben, beni keşfedeli, ben beni daha bir başka arar oldu. Ben, senden ibaretim. Tüm benliklerin içerisinde beni ayırıp ortaya çıkarmak zahmeti çok büyük felaketlerin eşiğindeydi. Tüm eşiklerin bir yanında sonsuzluk bir yanında felaket vardır.
       Benden başkasının içimde yeri yok. Ben, kendimden bir parça hâline getirdim seni, sen bendesin. Belki senin uzun zamandır bende oluşundan, benim içimde ki savaşların ritmi yükseldi. Her söz başka bir sözün fitillenmesine ve her yeni cümle tepkimelere neden oldu. Cümleler arası rekabet daha da yükseliyor, ta ki bu benliğimdeki savaş bitene dek sürecek.
       Benim içimdeki ben -yani sen- büyük bir âşk taşıyor, üstelik sevdiğim kelime âşk değilken. Kelimelerle de bir savaştır içimde başlayıp sürekli kendini tekrarlayan, bazı savaşların sonu yoktur ve hiçbir zaman bir üstünlük söz konusu değildir. Bazı savaşlar hiç bitmez ancak insan savaşın her safhasında mağluptur, yeniliyorum ama savaş bitmiyor. Yenilgilerimin sonu yok.
       Kendi kendime yaptığım nutuklar aslında içimde ki insanlığın nutkudur; ateşi artık kendisini dahi zor ısıtan. İçimde giderek sayısı artan ölümler var.
       Ben kendimi kendimde kaybettim. Seni de kendimde kaybettim. Benim içimde kaybettiğim pek çok şey ve onların izleri var. Bedenim ise beyaz bir örtü; artık tozlanmış olan ve bedenimi terkedeceği ânı bekleyen ruhumun. Bu gece kalbim sana emanet.*


İlk aşk, ağırlık yapan ruhunu çıkarıp başkasının avucuna koymaktır. Sonrası, kayıp olan ruhunu aramaktan ibaret.
   -Burak Aksak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder