30 Mart 2014 Pazar

Günce I -Neyin Günlüğü?-

Kimse dinlemiyorsa beni -ya da istediğim gibi dinlemiyorsa- günlük tutmaktan başka çare kalmıyor. Canım insanlar! Sonunda bana bunu da yaptınız. / Oğuz Atay - Günlük



Günce I
-Neyin Günlüğü?- XXX.III.MMXIV
       Günlük. Neyin günlüğü? Bugünün mü, dünün mü, geceleğe dair mi -ki günlüğün geleceğe dairi mi olurmuş- , hangi güne dair? Belki de sadece bugüne dair, günden uzak bir günlük.
       Kemerim belimi sıkıyor, sonra vücudumda tırmanarak boğazımı sıkıyor. Kemerim beni öldürmek istiyor, benim bugünüm böyle geçiyor, ya senin? Benim bugünüm işte böyle kaybolup gidiyor, tekrar yaşanması mümkün olmayan bugünüm takvim yaprakları gibi koparılıp birer birer atılıyor -keşke en azından çöpe atılmayan takvim yaprakları kadar kıymetli olsaydı günüm, ki benim günüm hiç olmamış bir gün gibidir-.
       Boğazımda sürekli bir el dolaşıyor, meğer kemeri sıkan ellermiş bunlar. İşte bugün böyle, ölüm gibi bir gün, ölümü paranoyakça sıkça tekrar etmek için ideal bir gün, aslında her gün ideal ama bugün biraz daha, biraz daha, biraz daha derken işte o vakit gelecek. Her adımım ona.
       Bugün yemekler tatsız, tuzsuz. Yemeklerden değil, hayır, benden, dilimin artık tatmayışından. Bütün tatları unutuşumdan. Günlerdir bir adaya hapsoluşum ve hiçbir şeyin tadına bakamayışımdan. Otlayışımdan. Bütün tatları bir bir unutuşum ve artık tatmak hissinden tamamen ayrılışımdan, aykırı oluşumdan, güzel şeylere muhalif oluşumdan biraz da, biraz da, biraz da.
       Yanlış yazdığım 'de'ler, 'ki'ler, affedin beni. Özellikle sen, sevimli 'de' bağlacı.
       Günlük tutmayı beceremiyorum. Benim en büyük yeteneğim, yeteneksiz oluşumdur, belki biraz da -şu da'ları doğru yazmayı başardığımda- beceriksiz oluşum. Yetenek olarak kendimde bir tek şey buluyorum, böyle bir yeteneksizlik kimsede olmadığına göre bana özgü bir yetenek olsa gerek.
       Kullanmadığım tüm Türkçe sözcükler, Eski Türkçe, affedin beni. Özellikle sen, unuttuğum kelimeler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder