1 Mart 2014 Cumartesi

Adem'den Havva'sına XIX

Havva'ya;
Takvimsiz bir günün, belirsiz bir saatinde, tüm dünya aslında dünyasızlıkla kaplıyken.
Havva, sana seslendim ben yıllar öncesinden, cennetten, o senli günlerden.
Sen tüm dünyayı cehenneme çevirdin, dünya bir sürgün yeriydi, cehennem yeri oldu.
Cehennemde feryat ediyorum artık, cehennemde bir kazık oldum, yana yana dönüyorum.
Cehennem ile dünyayı ayırt edemiyorum, her şey en kötü durumunda.
Bir çift denizatı gördüm bugün, bir çift sevgi gördüm, gözlerim onları gördü.
Denizin en açık yerinden en koyu yerine doğru gitmekteydiler.
Denizatlarını sevdim, tuttum ben onları bizim gibi gördüm, çok güzeldiler.
Denizatlarının birinin adını sen koydum, diğerini isimsiz bıraktım.
Dünya artık tersten dönüyor, önce gece doğuyor sonra gündüz batıyor.
Galiba dünyam yörüngesini de şaşırdı, ne yana döndüğünü kendisi de bilmiyor.
Sürekli yönünü şaşırıyor, sekmeye uğruyor, her gün deprem oluyor.
Her deprem ayrı bir felaket, sadece adım attığım yerlerde büyük yarıklar var.
Gördüğüm her yarığın içerisinden bir canavar çıkıp beni aşağıya çekmeye çalışıyor.
Bir gün bir tanesi beni yakalayamadan ben onu yakalayıp yeryüzüne çıkardım.
-Gerçi bu yeryüzü bile benim için sensizken yerin dibidir.-
Sordum ona, nedir bunun hikmeti, diye. Cevabı mağrurdu, kesindi, belliydi.
Sensizlikle cezalandırılışımın bedeliymiş, bana karanlığı göstermek niyetindeymiş.
Saldım gitti onu, karıştı toprağa, ben yine böyle kalakaldım.
Zaten karanlıktayım, o canavarlar ki benim karanlığımı görmezler.
Bir insanın içi karanlıkla kaplı, bunu hiçbir canlı göremez, anlayamaz, zira insan anlaşılmaz.
Sana yazmak, Havva; sana yazmak aslında yıldızlarla konuşmak gibi.
Ben her gece onlara seni anlatıyorum, birisi dayanamayıp kayıyor, intihar ediyor.
Senin olmayışın onların bile dengesini bozdu, her gece birisi daha kayıyor gökyüzünden.
Bir yerde kayan bir yıldız gördüğünde bil ki ona seni anlatmışımdır ve o dayanamamıştır.
İşte öyle bende dayanamıyorum, kayıyorum giderek bu dünyanın derinliklerine doğru.
Bir yıldızdan saha süratli, sensizlikle kaplıyken, yalnızlığımın adını koyamazken.
Denizatlarını seviyorum, onlara sen diye sesleniyorum.

Güzel bir deniz atı var elimde, senden yadigar, seni anlatan, sensizlikle cezalandıran, gözlerini yitirmiş. Güzelliğin ona gözlerini kaybettirmiş. Güzelliğini gören gözler o sarhoşluktan kör olur.
XIX

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder