7 Mart 2014 Cuma

Adem'den Havva'sına XXI

Havva`ya;
Hastalıklar gece çoğalır. Hayır, hastalıklar senin olmadığın her an çoğalır.
Çevremde kapkara bir şey var, ayağımı ne yana atsam o yanı karartıyor.
Sen uzaklaşıyorsun, giderek, ardına bile bakmadan; kıvrılarak ağaçların arasından;
Ellerinin kokusunu ağaç dallarına bıraka bıraka, sessizce, bana bakmadan.
Attığın her adımla daha da ileriye gidiyorsun, benim olmadığım ilerilere.
Bu kadar ileri olmamalı, geride de değil, yalnızca yanımda, yalnızca.
Nasıl ki gölgem bana dokunamıyorsa ben de sana öyle dokunamıyorum.
Ancak gölgemin benim peşimden koşuşu gibi senin peşinden koşuyorum.
Evet, ben bir gölgeyim, aslında sen de bir gölgesin. Ben senden uzaklaşmıyorum.
Sen daha belirgin bir gölgesin, ne yana adım atacağımı bile bilip o yana düşüyorsun.
Sen daha keskin bir gölgesin, karanlıkta bile seni görüyorum.
Karanlıkta bile bana gözüken bir gölgesin, böyle bir gölge de varmış, mucizemsin.
Koşuyorum, tutamıyorum, ellerimden kayıyorsun, ellerime sarılmıyorsun.
Ben çok hızlı koşarım, görüyorsun, anlıyorum, sen daha hızlı koşuyorsun.
Yakalanmak istemiyor, koşuyor, ardında ne bıraktığına bile bakmıyorsun.
Ben nefes nefese kaldım, yorulmadım, sadece gözlerim buğulandı.
Artık net göremiyorum, sen gittiğinden beri başka bir şey göremiyorum.
Her gece uzun, her gündüzün uzun olduğu gibi; bunlar asla kısalmıyor sensiz.
Havva'nın olmadığı yerde Âdem yok; Âdem, Havva'dan ibaret;
Biz birbirimize dengiz, denk yarattı ALLAH bizi; biz dengiyiz birbirimizin.
Her denklik gibi, kefelerin birbirinden ayrı olması gibi, ayrıyım Havva senden.
Ayrılık, bu benim evvelce bilmediğim yangın, gönül otağımı kavuran ateş.
Şimdi bildim cehennemi, şimdi bildim nasıl bir yangın olduğunu, henüz dünyadayken.
Şimdi bildim cezanın nasıl bir şey olduğunu, Havva'sızlığı, yangınları bildim.

Hastayım, çok hasta; henüz doktor yok, sen yoksun, iyileşemiyorum. Kanıyor burnum, kanıyor ruhum, kanıyor her yanım, Havva, kanlar içindeyim.
XXI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder