21 Eylül 2012 Cuma

Üşüyorsun

Ve sen hâlâ üşüyorsun.
Nemli bir havada dalgalanmakta saçların esintilerle.
Gökyüzü giderek kararmakta an ve an.
Dudaklarında titrek bir mırıldanma duyulmakta.
Ramelin yağmurun tanecikleriyle akmakta yüzüne.
Boyamakta kirpiklerini, alnını, yanaklarını; katran karası siyaha.
Soğuk giderek hissettiriyor varlığını.
Buzdolabında hissettiğin gibi anlık bir hissiyat bu.
Cehennem ne kadar sıcaksa, sende o kadar soğuksun işte.
O ne kadar yakıcıysa, sende o kadar üşütüyorsun işte.
Kalbin hızlıca, delice, hırsla çarparken;
Kanının ulaşmadığı tek bir hücren dahi kalmazken;
Vücudunda soğuk bir ürperti var;
O bir hayalet gibi dolaşıyor;
Ve sen hâlâ üşüyorsun.
Ayakların yolunu bulamıyor, ellerin kahve fincanını tutamıyor.
Gözlerin bakıyor ama göremiyor.
Kulakların buz kesilmiş, sessizliği dinliyor.
Dokunuyorsun ama hissedemiyorsun.
Bu bir lanet olmalı ancak ve ancak.
Sadece 1 kişiyi saracak büyük bir lanet.
Vücut ısın artmakta giderek, giderek çoğalmak ter damlacıkların.
Vücudundaki sıcaklık arttıkça sen daha bi üşümektesin.
Sen üşürken ben yanmakta, ben yandıkça sen üşümekte.
Küllerimiz savrulur gökyüzüne, göğün rengine, göğün esintisine.
O anlar gelip geçerken bile;
Sen hâlâ üşüyor olacaksın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder