4 Haziran 2015 Perşembe

Ölen Tanrılar Sundum Avuçlarına

Ayağının altına nice Zeus'lar serdim basma diye kara toprağa yalınayak,
Ne Ra'lar astım boynu bükük, aydınlatamıyor diye dünyayı senden daha çok,
Öldürdüğüm Amon'ların hiçbiri layık değildi tapınağa senin kadar,
Ben senin uğruna ne tanrılar gömdüm cehennemin sonsuz derinine.

Tapınaklarda diz çökmüş sayıklarken insanlar utkuları fena halde çözülmüş,
Sağa sola yönelirken vücutları sürekli tekrarladıkları sözlerle köhnemiş,
Artık son nefesini verirken Aztek sarayının tepesindeki boynu kesilmiş,
Ben tanrıların hepsinin boynunu vurdurdum Tanrı Dağı'nın sonsuz enginine.

Sebep yokken kurban ettiklerinde insanları Girit'in yıkılan mahzenlerinde,
Yerden göğü saran ne sallantılar kopuverdi feryat figan bağıran eşler gibi,
Hiçbiri yol gösteremiyordu varmak için mutluluk dedikleri o nirvanaya,
Ben yolunu yitirmiş tanrıların hepsinin dilini kopardım bir kitabın sonsuz dizgisine.

Gitme zamanının geldiğini anladığımda kendimi teslim ettiğim suskunlukta,
Ölen tanrıları düşündüm tutup sayıkladım hepsinin adını belli belirsiz,
Hepsinden sıyrılıp kayboldum kendi enginimde, buldum içimdeki sonsuzlukta onu,
Ben ne tanrılar gördüm, hepsi utançtı tanrılık söylevleri kadar, sundum kurban diye sana.

Nemrut'lar serptim avuçlarına tutam tutam.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder