7 Nisan 2015 Salı

İnsan Kusuyorum Buruk Buruk

Modern İnsana Hiciv
İnsan kusuyorsam biraz da fikirlerini çamurla kaplamalarındandır bunun nedeni. Hep derinlerde bir özün olduğunu söyleyip de yüzeyde kalmalarından, kusmuğu bal diye tadıp çamuru deniz sanıp yüzmelerindendir. Kapı dedikleri duvarlara çarpıp çarpıp akıllarını yitirmelerindendir biraz iğrentim.
Yoksunlukların birer bedene bürünüp göze sokarcasına ortaya çıkarılmaları ve tüm aidiyetlerin hep sözde kalıp unutulmaları, aslında olmamaları ancak hep varmış gibi yapılmaları, hep dudakların arasında kalması sorun. Ait oldukları haricinde tüm düşünceleri, inançları, görüşleri, farklılıkları reddedip daima kendi kör bakışı içinde onun en doğru olduğuna inanmaları ve her seferinde büyük bir karanlığa giden yolun yalancı aydınlanma ânlarında bildiklerini düşündükleri şeyleri kusmalarıdır. Tüm insanlık kusuyor işte, kimse görmüyor mu? Benim insan kusmam biraz da bundandır, içimdeki kusma isteği, reddetme ve ait olamama. Tüm aidiyetlerin birer maskeden ve gizli yüzlerden ibaret kalışı gibi tüm duygular da sır olarak saklandığı o kızıl sandıkta kalmalı artık, çünkü insan, geçen her gün bitaz daha yitiriyor yaratılırken Yaratan'ın sandığına koyduğu o güzellikleri. Önce azar azar kaybetmeye başlandı, sonra giderek çoğalan bir şekilde.
Yok oluşun bedelini kim ödeyecek? Yalnızlaşan bireyi ve kalabalıklaşan toplumu kim görecek? Yitirirken varolduğunu iddia eden ve elinde olduğunu düşündüklerinin aslında birer yanılsama olduğunu insana kim, ne zaman, nerede söyleyecek? Susmak ve dahi bununla beraber cezbeye kapılmak istiyorum. Adımımı attığım her sokakta üzerime yürüyen hortlakların varlığından iğreniyorum. Hepsi, herkes, daima ve sonsuzcasına birer karabatak gibime geliyor. Öyle geliyor bana, yanılıyorum kendi içimde, yanılsıyorum belki, yine de böyle kalıyorum.
Bu modern insan; taraftar, fanatik, gülme hastası, acı özürlü, tüm duygularını kalabalığın içinde yaşayıp kıyıya herhangi birini ayıramayan, yalnızca insanlarla var olup kendi başına kaldığında tümden ölen, sadece ama sadece yaşamaya tutkulu, hep bir mutluluk sanrısı çeken, sahip olduklarını da olamayıp olmuş gibi yaptıklarını da aynı elden bir oyunmuş gibi gösteren, günden güne anlamsızlaşan... İğrentim, büyüyorsun içimde ve ben seni büyütüyorum içimde ve içim senden başkasını kaldırmıyor.
Bunlar insan değil ve ben burkularak kusuyorum. Her sokak başından biriyle daha vedalaşıyorum. Vedalaşmak istiyorum tüm insanlarla, hoş sedamı kendime saklamak istiyorum. Uğurluyorum her gün milyarlarca insanı içimden, her seferinde yeni baştan. Tüm ümitlerin kırıldığı yerde yaşıyorum. İçim hep bir hoşçakal ülkesi.*

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder