3 Eylül 2014 Çarşamba

Akılalmaz Bir Çaresizlik

"Beklemek yalnızca, bitip tükenmeyen bir çaresizlik."
Franz Kafka


       İşte biz de çaresizliğimizle yaşıyoruz. Çaresizlikle dolu hâneler inşaa ediyoruz, içlerine yerleşiyoruz binlerce katıra yüklü huzursuzluğumuzla. Göbek adımızı 'çaresizlik' koysalardı tüm ruh hallerimizi anlatmış olacaktık belki de, bizim için hiçbir şey yapmadıkları gibi bunu da yapmadılar; herkes bizden çok uzakta.
       Beklemek, ilk kez kullanıldığından beri, sadece can yakmak için var. Beklemek, ne olduğu bilinmeyen bir maddeyi, nesneyi... Beklemek, can yakıcı ne varsa hepsinden bir toplam. Canımızı yakan ne varsa bekliyoruz, buyursunlar; biz acıların demlendiği bedenleriz, doludizgin.
       Bekleye bekleye takvimler 2014'ü gösterdi, bir Eylül gününü daha. Kaç baharı daha bekleyecek kuşlar göç etmek için ve kaç baharı daha bekleyecek balıklar göç etmek için ve kaç baharı daha bekleyecek antiloplar göç etmek için ve kaç baharı daha bekleyecek bedenler öte diyâra göç etmek için?
       İlk bekleyen bir Mısırlıydı belki yahut Yunanlı yahut Aztekli veyahut bir Türktü ilk bekleyen; nerden bileceğiz? İlk bekleyen ilk insan mıydı yoksa, bir bilseydim bunun tarihini yazmaya da başlardım: beklemenin tarihi. Eflatun muydu ilk bekleyen yoksa Amon-hutep mi, Kul Kağan mıydı ilk bekleyen yoksa Tsu-Basa mı? İsmi olsaydı ilk bekleyenin, pîrini bilirdi bu dergâhta. Biz pîri bilinmeyen bir dergâhın sayısı yabana atılamayacak kadar çok olan mürşitleri. Biz ki âlemin her yerinde bir dergâh inşaa etmişiz; dergâha da gerek duyurmadan bedenlerimizi her yerde mevcut bulundurmuşuz.
       Çaresizliğin mevcudiyeti çarelerin çok uzakta olmasından biraz da; çarelerin başka ellerle sunulabilecek olmasından. Tıpkı insana şifa olacağına inanılan bir otun dünyanın öte ucunda olması gibi; tıpkı altına sahip Afrika'nın altınsız yaşaması gibi; çaresizlik biraz da tüm zenginliklerin işgal altında olması demektir, güzel adına ne varsa.
       Çaresizce beklemek diye bir tanım olamaz; çünkü çaresizlik ile beklemek söz konusu olamaz. Bir insan çareyi bulamamışsa bekliyordur; bekleyen insan çareyi bulabilir mi? Arayan bulur demiş atalar; arayan bulur her dâim, çünkü bulunmuşlukları bilinir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder