2 Eylül 2015 Çarşamba

Unuttunbeni Çiçekleri

Unuttunbeni çiçekleri yetiştiriyorum bahçemde,
Saksılar dolusu;
İnsanlığın bağrından koparılmış gözyaşlarıyla sulayıp,
Miras bırakıyorum yarınlarıma.

Unuttunbeni çiçekleri,
Açtı, boy verdi;
Ardında zihnimin.

Unuttunbeni sevgilim,
Oysa ben her gece sana sarılıyordum.
Bin umut ekiyordum gönül tarlama,
Hasat mevsimini bekliyordum.
Ben, seni düşünerek yaşıyordum,
Unuttunbeni çiçeklerini koklayarak her gece.

Nice çiçekler kurudu bir hazin sonbahar gününde,
Kızılca kıyamet vaktinde günün;
Yapraklar döküldü ölüm gibi.
Savruk rüzgârın ateşten kırbaç darbeleri,
Boyun büktü yapraklarına.

Âşk sarmaşıkları tırmandı bak, unuttunbeni çiçekleri,
Sarıp sarmaladı, kucaklayıp döktürdü;
Bir içimlik su miktarı,
Avuntuları kustura kustura öldürdü.

Bir gül-batımı vakti, gün-batımı solukken,
Rüzgârgülü vedalaştı köküyle;
Ayrılıp ağacından yaprak, düşünce ıssız toprağa.
Güneş sarılınca tene, dokununca,
Bir buruk avuntu, dünden arta kalan;
Bitmeyen düş bahçesi, unuttunbeni çiçeklerinin mırıldandığı
ve kulağa hiç durmadan fısıldadığı:
Herkes unutur öncesini, yalnızca ben seni,
Yaşatırım.

Avuçlarım kanadı adını yazarken,
Bir buğu çöktü üstüne.
Kaç yas var içime yerleştirdiğim,
Gelip gidip onuzlarımda taşıdığım,
Âşk diye alev gibi kundaklara sardığım,
Korkmasın, kaçmasın, kanmasın diye sarmaladığım?
Unuttunbeni çiçekleri bitiyor şimdi üstünde tenimin.

Unuttunbeni çiçekleri ektim,
Kurak vadisine gönlümün,
Yalnızca senin tohum saçtığın,
Avuçlar dolusu,
Eflatun kokulu.

Unuttunbeni çiçekleri;
Âh, unuttunbeni.

-Âh sevgilim unuttun beni.-
Unuttunbeni çiçekleri açıyordu penceremin önünde,
Ağlıyordum.
Ne gül kokuyordu odam ne de sen,
Herkes bakıp geçiyordu önümden.
Ne kimse elini uzatıyor ne de teselli ediyordu,
Ölüyordum.
Yalnızlık burcunda oğlaklar koşuyordu dağlara,
Hepsini kurban ediyordum tanrı dağlarında,
Keçiler, yeşil gözlü keçiler avlıyordum,
Öpüyordum alınlarından,
Kusuyordum.
Bin hüzün çöktü şimdi o dağlara,
Eylül-elem dağlarına.

Yeşeren unuttunbeni çiçeklerine sindi kokum,
Yavaş yavaş soldu hepsi.

Unuttunbeni çiçekleri yetiştiriyor,
Eline gül kokusu sinmiş bahçıvan.
Çöl olan kurak bir vadide,
Boynu bükük ağaçlar
ve kabuğuna çekilmiş tüm böcekler,
Kapanmış kendi içlerine doğru,
Yalnızlığın, benliğin ve varlığın özüne.
Geriye kalan yalnızlık, senden artakalan,
Esip geçen sıcak bir yel gibi.

Kırıldı/yırtıldı kalbimin kanatları,
Sen de dikemezsin Hâfız.

Lale kokusu biriktirdiğim avuçlarımı,
Seni soranlara uzattım.
Keskin kelimeler sakladım çarşaflar içinde,
Her gece onlara sarınıp/sarılıp uyudum.
Öncekinin yerini alan yeni bir düş,
Gelip kuruldu hep gönül tahtına.

Unuttunbeni çiçekleri,
Yetiştiriyorum,
Düş bahçemde.

-Durakalıyorsun içimde bir yerde,
Nerede olduğunu bulamıyorum,
İçimde eriyip kanıma karışıyorsun,
Unuttunbeni çiçekleri diyorum.-

Unuttunbeni çiçekleri,
Âh, sevgilim, unuttunbeni.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder