1 Ekim 2013 Salı

Özgürlükten Esaretine

L’homme est né libre, et partout il est dans les fers. 
(İnsan özgür doğar, ve fakat her yerde zincirleriyle yaşar.)
Jean-Jacques Rousseau - Du Contrat Social (Toplumsal Sözleşme)


Benimde zincirlerim sana bağlanmış.
Sen nereye gitsen zincirlerim beni de oraya götürüyor.
Şimdi nereye gittiğini bilmiyorum.
Nasıl kaybolduğun hakkında bir fikrim yok.
Beni ise nerede kaybettin bilmiyorum.
Kalbinin derinliklerinde kaybolmuş olmalıyım.
Burası sıcak ve yaşamaya bir değer bir yer, kalbinden başka bir yer olamaz.
Sadece kalbindir evim gibi hissettiğim yer.
O yüzden bende zincirlerimle böyle kaldım buralarda.
Gidecek bir yerim yok, gitmem gereken bir yer.
Kalbinin odacıklarında yaşayacağım, odandan odana dolaşacağım.
Kalp odaların o kadar geniş ki, enginliğini hissediyorum.
Kanın o kadar sıcak ki içimi ısıtıyor, kanında yıkanıyorum.
Artık sessizlikte dinlediğin ses kalp atışların değil ayak seslerim olacak.
Kalbinden gelen ayak seslerim.
Doğuşum özgürdü, yaşamım özgür.
Hayat özgürlüğümden ibaretti.
Sonra sen çıktın karşıma, ben özgürlüğümü bıraktım sende.
Özgürlüğü sen olarak tanımladım, özgürlüğü sende gördüm.
Sen özgürlüktün artık, özgürlük demektin benim literatürümde.
Bir yolculuğa çıktım ben, özgürlükten esarete doğru.
Ne özgürlük kayboldu bu yolculukta ne esaret hakim oldu.
Ben ikisini sende buldum.
Sende bulduklarım için yok saydım geri kalanı.
Her anlamı sana yordum, her sözde seni buldum.
Sen çıktın karşıma, daima.
Dinle her defasında kalbini, ayak seslerim yükselecektir sende.
Üfür sevgini kalbine, ben orada ısınacağım.
Rüzgarın esecek içime, ben orada kalacağım.
Özgürlüğü tattım artık, esaretinlede yaşayacağım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder