Havva'ya;Sessiz sedasız bir güne uyandığımda, en çok sesinin yokluğunu hissettim.
Uyanmak için bir nedenim yoktu, seni hatırlamak için uyanmayı seçtim.
Rüyamdaydın yine, rüyamın en can alıcı noktasıydın, bırakmadın yakamı, gidemedin.
Bir yanın hep bende kaldı, ben hep o bendeki bir yanında kaldım.
Sabah senle uyanmadım, sensizlikteki sen karşıladı beni, boynuma dolandı Havva.
Elleri senin ellerin kadar güzel değil -hayalin dahi senin kadar güzel değil-.
Sözleri, seninkiler kadar can yakıcı değil, seninkiler kadarda mutlu edici değil.
Güzel ve çirkin olan ne varsa birbirine öyle bir karışmış ki ayırt edemiyorum.
En büyük mutlulukların kaynağı olan sen, en büyük acılarında merkezindesin.
Dünya büyük bir çember gibi, ben o çemberin ortasındayım ve her yanıma bir halat atılmış.
Her yanımdan daha kendilerini göremediğim varlıklar bu halatları çekiyorlar.
Amaçları beni parçalamak değil, beni parçalanacağım o anda tutmak, hep bu acıyla yaşatmak.
Kollarım kopmak üzere ama kopmuyor, ayaklarım kopmak üzere ama kopmuyor, hep öyle kalıyor.
Omuzlarımda hep bir yük var, kızarıklığı duruyor, hep bana o anı hatırlatıyor.
Bilinmeyen bir zamanın adı henüz konmamış bir dilimindeyim.
Belki karanlık çağ derler bu çağa, belki karanlıktaki bir şahıs diye bahsederler benden.
Bilmem ne derler, yalnızca benim varlığımdan bile emin olmazlar, ben yokum ki zaten.
Havva'sız bir Adem düşünülemez ki, düşünülebilecek olsa sen yaratılmazdın Havva.
Adım ancak adınla anılır, adım adının yanında güzeldir, adım adından sonra gelir.
Hep adını tekrarlarım, adının musikisinde yaşarım, onu sahiplenirim.
Vücudumun her yanına milim milim adını yazasım var, dünyanın her yanına parça parça.
Bütün kayalıklarda seni resmetmek isterdim, oysa ben çizemem, yazarım.
Sen çizebilirdin ancak, yanımda olsaydın, kendini çizmeni isterdim, dünyanın mevcut olan en güzel şeyini.
Henüz ne olduğunu hâlâ anlayamadım, sen insan üstü olmalısın, ben böyle kabul ediyorum.
Sen yaratıldın şükürler olsun ki, karşıma çıkarıldın, seni tanıdım Havva, sen benimdin.
Başka bir dünya yok, tek bir dünya var, biz aynı dünya üzerindeyiz.
Başka bir hayat yok ama olsun, hayatımda hayatına ait bir parça var, hayatından kalan kırıntılar.
Şimdi o kırıntılarla yaşamak var, o kırıntılarla beslenmek, doyamamak ama en azından olmak var.
Olmak, senin için olmak, sonsuza kadar olamasa da bir bölümünde senin oluşun var.
Havva, yaratılmış olan, kemiğimden türeyen, Havva.
Sabah, sabah değil, bugün yaşanmış değil. Dünya, adı henüz konmamış bir cehennem, beni dahada büyüğü bekliyor.
XVIII
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder