Sevgili Füsun;
Gözlerinde beliren o istek hep bende yaşıyor.
Senin istek duyduğun o yaşamı yaşamak istiyorum.
Yaşamak, sensiz pek mümkün olmasa da; yaşadığımı düşünmek bana yetiyor.
Bütün müzelerden senin için bir parça alıyorum, sana getireceğim hepsini, gelirken.
Hayır, buna hiçbir zaman hırsızlık denemez.
Sana ait olanı almak, benim korumakla görevli olduğum hazinene karşı vazifem.
Bu dünya üzerinde senin kokunun sindiği ne varsa hepsi senin, bütün dünya senin.
Senin gördüğün her ne varsa hepsi senin, bütün dünya senin, ben senin.
Hepsi senin malın Füsuncuğum, hepsi bizim.
Bir müzemiz olacak, bizden başka kimsenin bilmediği bir hayatımızın olduğu gibi.
Gizli saklı bir törenle birbirimize kavuşacağız.
O gün geldiğinde artık sen kaybolmayacaksın.
Müzemizin koridorlarında beni kırmızı elbisenle karşılayacaksın.
Küpelerini fark edeceğim bu sefer, senden sonra onlara bakacağım.
O kelebeğin kanatlarında yanına uçacağım.
Benim kalmalısın hep, hep kalacaksın benimle.
Füsun, istekle bakan o gözlerini saklayacağım.
Kimsenin görmediği, yalnızca benim şahit olduğum o bakışı gizleyeceğim.
Herkes her şeyi bilse de, o bakışı yalnızca ben bileceğim.
Sadece senin güzelliğini anlatıyorum, seni kimse görmeyecek.
Kimsenin görmesini istemezdim, kıskançlık bedenimde yine nefes alıyor.
Burada benden ayrılsan da, ötelerde beni bekliyorsun.
Bir gün kavuşacağız yine, bu demektir ki sonsuzluk.
Sürekli hesapladığımız anlar bir son bulacak.
Sayılarla ifade ettiğimiz tüm bu zamanlar birden bire sonlanacak.
Füsuncuğum, bu mektubum belki sana ulaşamayacak.
Cennete mektup atmak henüz mümkün değil.
Sen o cennette kırmızı elbiseni giymiş dolaşırsın.
Ben bu cehennemde kırmızı elbisenle baş başa yatarım.
Bu gece aslında hiç sonlanmaz, hiç sonlanmayacak.
Bu gecenin bir sabahı yok, sabahında sen yoksun.
Füsuncuğum, ben hep o 44'lüğü hatırlayacağım, sigara izmaritlerine sarılıp susacağım.
Konuşmayacağım artık yanına varana kadar.
Kalbim atmayacak artık, kalbini göğsümde hissedene kadar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder