Yağmur gelir yakında uzaklardan.
Unuttuğu yurduna döner özlemle.
Koca dağları aşar da gelir vakti zamanında.
Yağmuru özledim belki, belki yağmuru özleyen seni.
Sen ve yağmur karıştınız birbirinize.
Ve yine yağmurun altında karışalım birbirimize.
Yağmur ıslatsın bizi.
Sırılsıklam olalım dinmeyen büyükçe yağmurun altında.
İri damlalar halinde düşsün üzerimize.
Bak Eylül geldi yine.
Sen geleceksin diye geldi belki de.
Yağmuru biriktiren bulutlar geliyor şimdi de.
Herkes geliyor İstanbul'a.
Çok uzaklardan, herkesi terkedip geliyorlar.
Güneş, bulutların arkasına saklanıyor.
Biraz daha loş artık sokaklar.
Ve akşam olmadan boşalacak caddeler.
Kimse kalmayacak, herkes kapanmış olacak köşesine.
Yağmurdan kaçarken insanlar, yağmur koşacak bize.
Yağmur, yağmuru sevince; yağmur olacak.
Önce saçlarını yıkayacak.
Her telinden süzülecek iskarpinlerine.
Yüzüne değecek benim iznimle.
Avuçlarında biriktireceksin yağmur suyunu.
Ellerine değecek, parmaklarından süzülecek.
Avuçlarında ki su göklere fırlayacak.
Bak Eylül geldi yine.
Eylül'ümüz geldi belki, geldi bizim için.
Eylül gibi gel sende.
Seni güneş sandım kendimi ay,
Tutulmalıydım, tutulmalıydım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder