Friedrich Nietzsche
Yalnızlıkta bazen ete ve kemiğe bürünür.
Sırtına bir pelerin geçirir.
Düşer yollarda onun gibileri aramaya.
Siyah bir gecede başlar bu arayış.
Gündüze asla yer yoktur.
Gündüzler hep kalabalıktır.
Kalabalıkların olduğu yer ise ona uzaktır.
Hep tenhaları sever aslında.
Severiz yalnızlıkları çokça belkide.
Ve asla bulamaz, ona benzeyen şeyleri.
Yalnızlık, her şeyin dışında.
Her şeyden apayrı olabilme durumu aslında.
İnsana bürünmüş geziyor işte sokaklarda.
Kimse uzakta sanmasın onu.
O ki, öyle bir ruhaniyettir ki, aslında yalnızlık kendimizizdir.
Yalnızlık ön adıyla doğmuşuzdur aslında.
Farkında olmadan gittiğimiz her yere onu da götürürüz.
Ve ben insanlığa bürünmüş bir yalnızlığım.
Kökten beri aynı su ile sulanmışım.
Ne ekildiğim toprak değişti.
Ne üzerime doğan güneş.
Ne de soluduğum hava değişti.
Her şey ilk günden beri aynı, apaynı.
Rüzgarın estiği yön değişse ne olur?
Neyi götürür uçuşan tozlardan başka?
Ve ne kadar etkiler kök salmış koca çınarları?
Yalnızlığı bilen insanlığını bilir.
Ve olduğu yerde dalar en derinlere.
Kökü uzanır en dip yerlere.
En ıssız yerlere doğru gider kimseye göstermeden.
Ve kimse bilmeden beslenir köklerinden.
Gözleri görmez çınarın.
Sadece hisseder koca gövdesinde yaşamı.
Yalnızlık, bir kere insanlığa büründü mü.
O vakit ayrılamaz etten, kemikten.
Beslenir benden.
Beslenir candan.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder