İçimizde şeytan var. Can kırıkları var. Nefret var. Yalanlar var. Bir yanımız bizi çoktan terk etmiş kaçıyor. Melankoli ve hüsran var.
Sabahattin Ali
Can kırıkları var her yerde.
Hepsi benden arta kalan.
Bütün insanlığa yetecek kadar kırılmışlıklarım var.
Haddi hesabı olmayan sızılarım, ağrılarım, baş dönmelerim.
Başımı döndüren bir şey var.
Sesi uzaktan, zihnimin bir yanından gelen daima.
Korkuyla yürümek var artık yollarda.
Başı boş bir insan gibi adımlamak var kaldırımları.
Yüzünü gökyüzüne kaldırmaya korkmak var artık.
Boğuk bir gökyüzünü kabul edemiyorum belki de.
Sadece maviyken güzeldi gök.
O zaman büyüleyiciydi, daha güzeldi, canlıydı.
Can kırıkları gibi battılar ruhuma.
Ruhum dolanmaktan vazgeçti artık.
Hapsoldu bedenine.
Çekildi artık en ücra bir köşeye.
Ve zikretti bütün acıları tek tek.
Her bir acıyı zikredişinde bir can kırığı daha battı ayağına.
Yürüdüğü yollarda meğer can kırıkları toplamış.
Şimdi biriktirdiği bütün can kırıkları ortada.
Bu karanlık hücresinde onunlalar.
Bu karanlık hücre şüphesiz hapsolduğu beden olmalı.
Artık mecali yok yürümeye ve aslında sevdiği koşmaya.
Rüzgarı hissedercesine, rüzgarla yarışırcasına koşmaya.
Yırtınırcasına, O'nun için koşmaya.
Artık özlem var içinde, giderek büyüyen.
Gelmeyecek bir geleceği beklemek değersiz belki de.
Değerli olanlar yıkıldılar.
Cam kırıkları kadar acı verdiler, hiç bırakmadılar, sürekli battılar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder